Geçtiğimiz haftalarda yazmış olduğum, gazetemiz de de günlerce manşetten verdiğimiz Urla-Çeşme güzerhahına dikilmek istenen zeytin ağaçları konusu ile ilgili TEMA Vakfı Genel Müdürü Ümit Gürses, "Zeytin Ormanı"nın neden olamayacağı, konusuna açıklık getirerek bana yanıt verdi. Mektubunu aynen aktarıyorum.
"Sayın YEĞİNBOY,
İzmir'de basılıp yayınlanmakta olan Yeni Asır Gazetesi'nin 13 Nisan 2005 tarihli nüshasında yer alan "Zeytin Ormanı Olmaz mı?" başlıklı köşe yazınız ve daha önce çeşitli tarihlerde gazetenizde bu konuda yer alan yazılar ve yorumlar incelenmiştir.
Erozyonla etkili bir mücadele için kırsalda kalkınma gerçekleştirilmesi ilkesi ve ondan da ötesi doğal varlıkların (toprağın ve ormanların) korunması görevimiz nedeniyle, konu TEMA Vakfı'nı doğrudan ilgilendirmektedir.
Öncelikle basında yer alan çeşitli haberlerde kullanılan "Zeytin Ormanı" ifadesine açıklık getirmek gerekirse; ormancılıkta teknik olarak "Zeytin Ormanı" tanımı yoktur: "Zeytin Tarımı" vardır. Zeytin tarımında, ağaçların altı sürülerek, her türlü bitki örtüsü yok edilir, yani toprak yağmur sularıyla erozyona özel olarak hazırlanmış durumdadır.
ZEYTİN ÜLKESİ
Orman alanlarının çoğunlukla eğimli araziler olduğu göz önünde bulundurulursa, bu durumun, erozyonun süratlenmesine neden olacağı açıktır.
TEMA Vakfı; Akdeniz ve dolayısıyla bir zeytin ülkesi olan Türkiye'de zeytinciliğin geliştirilmesi için uğraş vermekte ve doğru yerde doğru şekilde yapıldığı takdirde zeytinciliği kırsal kalkınmada önemli bir zirai etkinlik olarak değerlendirmektedir.
Yeni Asır Gazetesi'nde yer alan sözkonusu haberlerdeki bilgiler ışığında; eğer hazine arazilerinin zeytin tarımına tahsisi, arazi yetenek ve sınıflamasına da uygunsa memnuniyet vericidir. Zeytinciliğimizi güçlendirmek, bu konuda yatırım yapmak isteyen müteşebbisler, mevcut zeytinliklerimizin ıslahı ve verimli kılınması yönünde de teşvik edilmelidir. Bununla birlikte verimsiz zeytin alanları sahiplerine yönelik özendirici ve hukuk kuralları içinde zorlayıcı ıslah tedbirleri de düşünülmelidir. Aksi takdirde mülkiyet hukuku nedeniyle mevcut zeytinliklerin birer birer yazlık konutlara dönüşmesine seyirci kalınacaktır.
KUŞKU VERİCİ
Kaldı ki, anılan kişilerin kimilerinin arazinin zeytincilik amaçlı tahsisini değil, mülkiyetini istediğinin öğrenilmesi ciddi kuşku uyandırmaktadır. Sözkonusu kişiler mülkiyetine sahip olduğu arazide zeytincilik yapmadığı takdirde, bunun bir müeyyidesi olabilecek midir? Bunun iyi düşünülmesi gerekmektedir.
Ayrıca, sırf üzerinde ağaç yok, ya da seyrek ve bozuk orman alanı veya toprağı en iyi tutan ve koruyan makilik alanlardaki deliceleri aşılayarak bazı orman alanlarının zeytinciliğe tahsisi kesinlikle düşünülmemelidir. Bu konuda TEMA tarafından 2002 yılında Danıştay 8'nci Daire'de açılan ve zamanın Orman Bakanı'nca Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği ile TARİŞ Kooperatifler Birliği'ne orman alanlarını tahsis eden iki protokolun ve sonuçta orman alanlarının zeytin tarımına tahsis edilmesi işleminin iptal edildiği hatırlanmalıdır.
Ayrıca gözden kaçırılmamalıdır ki; Anayasa'nın 169 ve 170'inci maddeleri ile, Orman Kanunu'nun 2'nci maddesi göz önüne alındığında, orman alanlarının zeytinliklere dönüştürülmesinin, bu alanların orman alanı dışına çıkarılmasına zemin oluşturacağı aşikardır. Bu da Anayasa'nın 169'ncu maddesine aykırıdır.
Ümit Y. Gürses- Genel Müdür"
YENİ ASIR İNSAN
Bugun Haber Bulunmamaktadır.