Basında ya da medyada gün geçmiyor ki Uzan'larla ilgili, ağzımızın açık kaldığı olaylarla karşılaşmayalım. Kendilerini ilk önce taahhüt işleri ile tanıttılar. Ali Sami Yen Stadı'nın çökmesi, İzmir Atatürk Stadı'nın yanması, zararlarının devlet tarafından ödenmesi, ardından Yeni İstanbul Gazetesi ile Hayat Dergisi maceraları ve işsiz kalan yüzlerce meslektaşımız...
Sonra bankacılık serüvenleri başlıyor; İmar Bankası derken, Adabank...
Dönemin Cumhurbaşkanı'nın oğluna olan yakınlık sayesinde, anayasa dahil, tüm ilgili yasalar delindi, böylece televizyonculuk hayatı başladı, ilk özel Tv kuruldu. Derken 1990'larda özelleştirmeden alınan çimento fabrikalarına ve pek çok kuruluşlara Metaş da eklendi. Metaş'ın yeniden faliyete geçirilmesi beklenirken, bir de baktık ki, fabrika kapatılmış, üretim durmuş. Daha bitmedi... Ardından, Çukurova ve Kepez enerji santrallerinin sahibi oldular. Sonra G.S.M. Telsim ve diğerleri geldi. Bir de baktık ki 300 küsur şirketli bir imparatorluk kurulmuş. Öyle bir imparatorluk ki devlet içinde devlet adeta... Ne denetlenebiliyor, ne yargılanabiliyor... Dünyada medya imkanlarının, böylesine kötüye kullanıldığı, böylesine başıboş bırakıldığı bir olaya rastlanmamıştır.
AKIL ALMAZ İŞLER
Bankacılıkta kayıt dışı mevduat, kayıt dışı bono, kayıt dışı tahvillerin olabileceğini, Merkez Bankası'na yatırılması gereken mevduatın yatırılmadığını(örneğin: 5 milyar dolarlık mevduatın 1
milyar dolarlık bölümünün yatırılması gibi), devlet izni olmadan devlet bonosunun satıldığını, banka hesaplarının bakkal hesabından daha düzensiz olabileceğini rüyamızda görsek inanmazdık.
Elbet burada devletin gereken denetimi neden yapmadığını ya da yapamadığını anlamakta güçlük çekiyoruz. Merkez Bankası'ndan mevduat, TEDAŞ'tan enerji, yargıdan evrak ve belge kaçakçılığı...
Hepsini yazmaya kalksam yerim yetmeyecek. Ve sonunda halkımızın 8,5 milyar doları hortumlanıyor. Ne uğruna? Uzan ailesi Newyork'ta, Londra en nadide semtlerde en pahalı apartman daireleri, köşkler, villalar, çiftlikler, yatlar, uçaklar, helikopterler alabilsinler diye.
FERYAT NİYE?
Kaçan kaçtı, geride kalan büyük oğul gazetesinin, televizyonunun, az kalsın unutuyordum partisinin başında kaldı. Gazete ve televizyona da el konunca, mağduru oynayıp feryada başladı. Ve şimdi bu aile her gün yeni bir rezaletle karşımıza çıkıyor. Dileğimiz yasalar neyi gerektiriyorsa, yargı ne karar veriyorsa uygulansın. AKP Hükümeti bugüne kadar hiçbir hükümetin yapamadığını, belki de yapmak istemediğini cesurca gerçekleştirmiştir. Hükümeti kutluyorum...