YENİ ASIR

Üniversiteli gençler


20 Eylül 2004

Geçtiğimiz günlerde arkadaşımın şehir dışında üniversite okuyan kızıyla bir araya geldim. Saçları yazın bir ara pembeydi, kaş ve göbeğindeki pirsingler yerinde duruyor, allahtan dudağının altındaki altındaki vidayı çıkarmış. Çünkü ne zaman yüzüne baksam içim fena oluyor, o delikler benim vücudumdaymış gibi geliyor. Annesinin bu konudaki görüşleri "Yapacağı en uç şeyler bunlarsa yapsın. Önemli olan başka uç şeylere sapmasın" şeklinde... Arkadaşım anne olarak haklı. Adı üstünde gençlik demek, çılgınlık demek. Hele üniversite yılları... Yeter ki çılgınlıkları oralarını buralarını deldirmekle, saçlarını renkten renge sokmakla kalsın. Biraz da üniversiteli kızımızı, onun kendince uç noktasının daha da ötesinde olanları, rahatsızlıklarını ve gözlemlerini dinledim.

ÖZGÜRLÜK
Bakın neler anlatıyor; "Gençler için özgürlük demek gittikleri okul ve aile bakısı yüzünden yasaklanan ya da uygun görülmeyen şeyleri yapmak demek. Daha ortaokul ve lisedeyken özgürlük triplerine girenler de var. Gizli gizli sigara içenler kendilerini üstün görür. Araba kaçırınca kahraman olurlar, içmekten sapıtıp kusunca kendilerini büyük hissederler...
Bunları yapan o kadar çok arkadaşım var ki.... Artık hepsi büyüdü, ehliyetleri var, sigarayı da gizli gizli içmiyorlar. Çünkü artık yasak değil... 20 yaşındalar...
Ne yazık ki bütün bu aile ve okul baskısından sonra üniversiteyi şehir dışında okuyan gençler de var. Hayata hazırlanmak kendi ayakları üstünde durmak adına çok güzel bir gelişme olan bu durumu; çığırından çıkma, üniversite mi okuyor, macera mı yaşıyor belli değil noktalarına getirerek, ilk soluklarını ne yazık ki sigara kağıdına sarılmış otta alıyorlar. Her grup insanla takılıyorlar, çevre edindiklerini sanıyorlar. Ama tek edindikleri bir grup kafası dumanlı algılaması zayıf aptallar ordusu ve vazgeçemedikleri bağımlılıkları.
Kafaları iyi olmadan eğlenememe yalanları, yok müziği daha iyi hissediyorum, yok sevgilimden ayrıldım, yok finaller bitti... Kendilerini harcadıkları gibi bir de deli gibi para harcıyorlar. Çünkü böyle şeyler o kadar ucuz olmuyor. Sonra daha da uçuran şeylere yöneliyorlar. Haplardan ve extacyden bahsediyorum. Haydi bir kısır döngü. Bütün bu saçmalıklardan pişman olup her şeyi bırakma kararı alanlar adına çok seviniyorum. Kararlarına ne kadar uyarlar bilemiyorum ama bir şeylerin farkına varmaları bile çok büyük bir adım.

İŞ KENDİLERİNDE
Bir de o zavallı aileler var; 'Kızımız oğlumuz bilmem nerde okuyor, çok çalışıyor bölümü de çok zor. Ay, aç kalmasın para gönderelim'
O paralar nereye gidiyor? En sinir olduğum şey de sonra; 'Aç kaldım para yok, borç versene. Yok eve kadar yürüdüm, dolmuşa binemedim.'
İyi oldu...Allah allah...
Aileler ne kadar çocuklarının üstüne düşer, ne kadar yapma der, ne kadar uyuşturucunun zararlarından bahseder, ne kadar sarıp sarmalarsa çocuklarının saçmalama riski büyür. Halbuki benim ailemin ve tanıdığım birkaç ailenin yaptığı gibi 'Sana güveniyoruz, sen akıllısın, kendine zarar vermemeyi akıl edebilecek kadar kafan çalışıyordur herhalde' gibi özgüveni yerinde, endişeden uzak cümleler kurarlarsa gençler işin sadece kendilerinde bittiğinin farkına varırlar.
Kendilerini zaten belli bir seviyede hissedecekleri için büyüklük gösterilerine sığınıp uyuşturucu ve benzeri şeyler diyarına atlamayacaklardır."