Malum bu ay sınav ayı. Dün 8'inci sınıf öğrencilerinin "Özel Okullar Sınavı" vardı. Önümüzdeki pazar günü de LGS sınavı var. Çocuklarımız okumayı öğrenir öğrenmez sınavlarla boğuşmaya başlıyor. Değişen eğitim sistemi ile bizler de bu yeni sınavlarla tanışıyoruz.
Örneğin ben cumartesi günü bu sene 8'inci sınıfa geçecek olan oğlumu çoğunluğa uyup mecburen dersaneye yazdırdım. Bu esnada pazar günü sınava girecek olan 14 yaş grubu çocukların sınav heyecanına şahit oldum.
Kendi kendime "eyvah! Seneye aynı stresi biz de yaşayacağız" diye kara kara düşündüm. Hele bir de dersanenin ağustos ayının 20'sinden sonra başlayacağını, öğrencilerin okullar açılana kadar her gün gidip geleceklerini öğrenince oğlumun adına ben üzüldüm. Nasıl bir yarış, nasıl bir düzen bu?
İlkokuldan sonra, önce Anadolu liseleri, devlet parasız yatılı ve özel okullar için, ardından ortaokuldan sonra, fen liseleri, özel kolejler için ayrı bir maraton, sonra da üniversite sınavı geliyor. Üniversiteyi kazanmakla da iş bitse iyi...
Türkiye'den başka hiç bir ülkede ÖSS'nin bir benzeri yok. Bu yıl 1 milyon 730 bin 850 aday 19 Haziran'daki sınava girecek. Geçen yıl 1 milyon 728 bin 76 adaydan 977 bin 382'si lisans programlarını tercih edebilme hakkı kazanmıştı. Her geçen yıl zorlaşan sınavda bir öğrencinin istediği yeri kazanabilmesi için en az 15 öğrenciyi geride bırakması gerekiyor.
RİTALİN ÇOCUKLARI
Bu baskı altında ne yapacaklarını bilemeyen öğrenciler, ailelerinin beklentilerine cevap verebilmek için uyuşturucu madde içeren ilaçlara yöneliyor. Ya da aileler çocuklarının dikkatlerini daha çok toplayabilmeleri için doktorlara koşturuyor.
Böylece ortalıkta bol miktarda "Ritalin" çocukları dolaşıyor.
Eğitim Bir-Sen Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Erol Battal, çarpık sınav sisteminin sonucu öğrencilerin bağımlılık yapan haplarda çare aradıklarını vurgulamış. Yeniden Eğitim ve Sağlık Derneği tarafından lise 2'nci sınıflar arasında yapılan araştırmayı okuduğumda bir anne olarak dehşet içinde kaldım. Araştırmaya göre esrar kullanımı 2001 yılına göre yüzde 75 artış göstermiş. Ayrıca uçucu madde kullanımının yüzde 40,5; yeşil reçete ile satılan yatıştırıcı hap kullanımının yüzde 15,8; uyuşturucu hap kullanımının yüzde 184,6; sentetik hap kullanımının yüzde 287,5; eroinin de yüzde 100 artış gösterdiği saptanmış. 2001'de en kolay bulunabilen zararlı madde uçucu maddeler iken, 2004'te esrar olmuş. Bulunabilirliği en fazla olan madde ise ecstasy.
ÇOCUKLAR
Burada ailelere iş düşüyor. Sınavı kazanamazlarsa dünyanın sonu olmadığını, alternatifler olduğunu onlara anlatmalıyız. Anlatmalıyız ki, kendilerini baskı altında hissetmesinler, rahatlama yolunu haplarda aramasınlar. Bol bol çocuklarımızı dinlemeliyiz, onlarla konuşmalıyız. Unutmayalım onlar yarış atı değil, kendilerini öyle de hissetmemeliler.