İstanbul Havalimanı'nın dış hatlar terminalinde yıllardır Zeki Triko'nun kiraladığı panoda, bikini reklamı yer alır. Her sezon mankenler, bikini modeli ve pozlar değişir ama o pano hep aynı kalırdı, ta ki hac dönemi gelip hacca gidenler rahatsız olana dek. Bugüne kadar sadece 2003 yılında bikinili konu mankeni haç dönemi boyunca üstü örtülerek kapatılmış, ama yine de kaldırılmamıştı.
Yıl 2004, konu mankenini kapatmak yetmedi, Zeki Triko ile yapılan reklam sözleşmesi iptal edildi ve bikinili mankenin yerine türban reklamı yapan baş örtülü manken geldi.
İnsan bu kadarına "Pes doğrusu" demekten kendini alamıyor... Bu olay hem de dış hatlarda yaşanıyor... Emir nereden mi geliyor? Tabi ki İstanbul Valiliği'nden. Zeki Triko'ya gelen ihbarnamede "İdari makam tarafından kaldırılması emredildiğinden dolayı, sözleşme kendiliğinden fesholmuştur" yazıyor.
Zeki Triko'nun isyanı üzerine Vali Yardımcı Murat Yıldırım imzalı bir açıklama geliyor; "Söz konusu olan reklamın kaldırılmasının uygun olacağı tamamen tavsiye niteliğinde yazılmış, yazımımızın dikkate alınmaması ve varsa anlaşmazlığın sözleşme hükümleri çerçevesinde çözülmesi..." şeklinde devam ediyor.
İş bitmiş, reklam kaldırılmış, yerine baş örtülü manken konmuş, sonra da "Biz sedece tavsiye ettik" diye açıklama gönderilmiş... Dayatmanın böylesi görülmemiştir herhalde...
Fransa'da 15 yaşındaki Türk kız öğrenci, türbanıyla okula girmesine izin verilmemesi üzerine kafasını kazıtmış. Saçlarını kazıtarak türban engelini aştı. Saçları olmadığından artık dinen türban takması gerekmiyor.
Reklam panosuna da kafası kazınmış manken koysak, ya da tüm türbanlıların kafasını kazıtsak demek ki bu sorunumuz tamamen ortadan kalkacak. Nedir şu türbandan çektiğimiz?.. Ülkenin değerleri bir tek türbana, zinaya takıldı kaldı. Aslında ben çözümü buldum. Bikinili mankenimizi çağdaşlığımızı ortaya koymak için yerine koyalım, ama saçına bandana takalım. Böylece saçı gözükmez... Hani "Altı kaval üstü şişhane" derler ya... Ülke olarak da durumumuz farklı değil...
Kadınca-erkekçe
Yıllardır elimizden düşmeyen Langenscheidt sözlüklerinin yayıncısı erkelerin kadınları daha iyi anlamaları için "Kadın sözlüğü" çıkarmaya karar vermiş. Bence bir hata yapıyor, çünkü sözlüğün adını "Deutsch-Frau/Frau-Deutsch"(Almanca-Kadınca / Kadınca-Almanca) koymuşlar. Kadınları anlayamayan erkekler olduğuna göre sözlüğün adı sadece Frau-Mann (Kadın-Erkek) olmalıydı, Mann-Frau (Erkek-Kadın) olarak da çevrilmesine gerek olmazdı.
Çünkü kadınlar erkekleri çözmüş durumdalar. O kadar basit ve anlaşılır yaratıklar ki, çözmemek mümkün değil. Fakat beyinleri belli şeylere fikslenmiş olan erkek milleti için kadınları çözmek hakikaten ancak bir sözlük yardımıyla olur.
Langenscheid'ta bakın neler varmış:
* Giyecek bir şeyim kalmadı: Bana alışveriş yapmam için para ver.
* Şunu bir tutsana: Bunu eve gidene kadar taşıyacaksın.
* Sen sıraya gir ben geliyorum: Hesabı sen ödeyeceksin.
* Tamam yok bir şey: Böyle salak soru sorma.
* Sen olmasaydın... : Başkası olurdu.
* Sadece seni seviyorum: Şu anda elimde başkası yok.