İstikbal Gazetesi Yazarı Tarık Erden geçenlerde bir yazı yazmış. Yazıyı okuduktan sonra bilgisayarımda bir köşeye not ettim. Sonra da kendi kendime düşündüm.Düşüncelerinde haklıydı. Erden yazıyı üniversite sınavından bir gün once yazmış. Önce ne düşünüp yazdığını sizlere aktarayım,sonra tartışalım;
"Yarın sınav günü dedim ya... Bu sınavda da pek çok görevli olacak... Her salonda salon başkanları bina sorumluları, gözetmenler... Binlerce görevli sınavın sorunsuz geçmesi için devletin belirlediği bir ücret karşılığında uğraş verecekler. Kimi görevliler devletin öngördüğü ücreti az bularak arttırılmasını talep ediyorlarmış.
Doğrudur... Az olabilir ama bence şikayet etmeyip şükretmeliler.... Ya polis olsalardı?... Herkes sınav günü sınavın sorunsuz geçmesi için ter döküp bunun karşılığında az da olsa!. Bir ücret alırken, onlar gibi sınavın sorunsuz geçmesi için görev yapacak olan Emniyet mensuplarına bunun karşılığında "Bu zaten sizin vazifeniz" denilerek hiçbir ücret ödenmeyecek...
DÜZELTİLMELİ
Ona bakarsanız sınavda görev alan diğer görevlilerinde pek çoğu öğretmen ya da öğretim üyesi... Yani aslında onlarında vazifesi bir yerde... Ama malumunuz, Polis acıkmaz, üşümez, geçim sıkıntısı çekmez ya!...
Bana kalırsa bu durum bir an evvel düzeltilmeli ve Polislerimiz de bu görevlerinden dolayı kimilerinin beğenmediği o ücreti almalıdır" şeklinde Erden'in yazısı devam ediyor.
Yazının buraya kadar olan beni ilgilendiren kısmını sizlerle paylaşmak istedim. Tatil günlerinde gerçekleşen bu sınavlarda bence de görevli Emniyet mensuplarımız diğer görevliler gibi ücret almalılar. Yeri gelince en ağır eleştirilere maruz kalan polisimizin de aldığı maaş, diğer kamu görevlilerinden farklı değil. Onlar nasıl bu işler için ek ücret alıp gelirlerini arttırmaya çalışıyorlarsa aynı durum polislerimiz için de geçerli olmalı diyorum. Siz ne dersiniz ?
Ve yine Çeşme...
Bu sene havaların hala çok bunaltmamasından mı, İzmir'in güzelliğinden mi nedendir, ben yaz sezonunu daha bu hafta sonu açabildim. Sonunda tası tarağı Çeşme'ye taşıdım. Fakat temizlik, alışveriş derken çevreyle çok fazla ilgilenme fırsatım olamadı.
Cumartesi akşamı oğlumun ısrarıyla işi gücü bırakıp Alan Parsons Project'in Alaçatı Beach Club'teki konserine gittim. Öğrencilik yıllarımın en sevdiğim parçaları arasında en az bir iki tanesinin sahibi Alan Parsons'ı izlemek benim için de kaçırılmaz bir fırsattı. Güzel müziğin yıllar geçse de insan da aynı güzel duyguları uyandırdığına bir kez daha tanık oldum.
'Eye In The Sky', 'Ammonia Avenue'ü dinlerken aynı tadları aldım. Alan Parsons'ın meşhur dönemlerini yaşamamış oğlum Kerem de 'Ne güzel müzik yapıyorlar, bugün neden çok duymuyoruz?' diye soruyordu.