Sayın Erdoğan'ın bir TV programında çıkıp "Geçmişte din istismarına açık yöntemlerle siyaset yapıldığını, kendilerinin de zaman zaman belki bu hataya düştüklerini" söyleyip, özeleştiride bulunması son günlerde dinci yazarlar arasında süregelen döneklik tartışmasıyla ilginç bir kesişme gösterdi.
Genelde sol kesim aydınları arasında gelenekselleşmiş olan bu "döneklik" tartışmasını radikal sağ kesime taşıyan nedenleri irdeleyebilmek için yakın geçmişi bir hatırlayalım.
ERBAKAN BAŞLATTI
Dinin siyasete alet edilmesi Milli Nizam Partisi ile başlayıp Milli Selamet, Refah, Fazilet ve Saadet Partileri ile süren bir süreç içinde izleniyor. Hatırlarsanız seçim kazanabilecek düzeyde oy almaları, ilk kez 1994 yerel seçimlerinde gerçekleşmişti. Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilerek ilk büyük çıkışını yaptığı bu seçimlerde Refah Partisi de büyük bir oy patlaması yaparak yüzde 19 ile üçüncü parti konumuna gelmişti.
Aynı yıl 13 Nisan da Parti Başkanı Erbakan "RP bir gün mutlaka iktidara gelecek. Ama bu geçiş dönemi tatlı mı olacak, kanlı mı olacak, buna 60 milyon halk karar verecek" diyordu.
Bu sözler üzerine Ankara DGM Başsavcılığı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Başsavcılığı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 14 Nisan'da soruşturma başlatmıştı. 24 Aralık 1995 erken genel seçimlerinde RP yüzde 21.4 oy oranıyla birinci parti olmuş ve "Refahyol" hükümeti kurulmuştu.
ERDOĞAN SÜRDÜRDÜ
5 Aralık 1997'de Sayın Erdoğan Siirt'te halka hitap ederken Ziya Gökalp'e atfedilen "Minaremiz süngü, kubbemiz miğfer, camiler kışlamız, müminler askerimiz" sözleri nedeniyle 21 Nisan 1998'de DGM tarafından 10 ay hapis cezasına çarptırılmış ve 25 Mart 1999'da Pınarhisar Cezaevi'ne teslim olmuş, infaz yasası gereği cezasını dört ay hapis ile bitmişti.
Tüm bu gerginlikler zamanında belirli kitlelere bir mesaj ulaştırıyordu.
OLAN ÖLENLERE OLDU
Başarıya ulaştıktan sonra geçmişte prim yapan, kitleleri harekete geçiren bu olayları bugün bir hata olarak değerlendirmek kolaycı bir davranış değil mi ? Dışarıdan ne kadar olgun gözükse de farklı kesimlere yatırım yapmak adına bir döneklik değil mi? Ben şahsen işin içinden çıkamadım. Geleceğin nasıl olacağını şimdiden kestirebilmek mümkün değil. Değişimin gerçek mi yoksa bir tiyatro mu olduğunu zaman gösterecek. Marksist hareket de 1968 olaylarından başlayarak tüm dünyada milyonları etkilemişti. Bu hareketin içinden gelip bugün başarılı insan olmuş bir çok aydın, geçmişte yaşadıklarını gerçeklerden uzak bir romantizm olarak nitelendiriyor. Kapitalizmin bir yaşam gerçeği olduğunu söylüyorlar. Yazık... Olan, ölen onca gence oldu.