Sizlere dünkü yazımda NLP ile tanışmamı ve olayın ne kadar ilgi çekici olduğunu aktarmıştım.
Önce kısa bir hatırlatma tekrarı yapayım. NLP; kişinin kendini tanımasını, bilinçaltındaki çocuğu keşfetmesini, sınırlamaları kaldırmasını, çevresindekilerle empati kurmasını ve tüm bunlarla birlikte içsel sorunlarından kurtulmasını sağlayan bir eğitim.
2.5 AYDA ÖĞRENME
Hatta o kadar ki Türk insanın beynini incelemişler 2,5 ayda İngilizce, matematik öğrenmemizi sağlıyorlarmış. Ben daha denemedim ama ekim ayında ki kurslarında deneyeceğim.
Yeditepe Üniversitesi Davranış Bilimleri ve NLP Uygulamaları Yöneticisi Tamer Dövücü ile yaptığım sohbette ben de çaktırmadan kendimi eğitebilmek üzere bazı sorular sordum. Kendimize dönmek, zaman ayırmak, sorunlarımızın, üstesinden gelebilmek, yüzde 100 düşünce gücümüzden faydalanabilmek için biz mi zaman bulamıyoruz, yoksa yol yöntem mi bilmiyoruz soruma bakın ne yanıtlar aldım.
BENCİLLİK VE EGOİZM
Dövücü, "İnsanlar üniversiteye kadar rahatlar. Önce öğrencilik, arkadaşlık, cinsel kimlik gelişimini tamamlanıyor. Okul bitince iş kimliği geliyor. Ardından evlilik, çocuk, annelik, babalık kimlikleri. Kimlikler arttıkça adaptasyon zorlaşıyor. İnsan tüm bunlara yetişmeye, alışmaya çalıştıkça üstünde baskı oluşuyor. İşte biz burada devreye girerek dış dünyaya adaptasyonu sağlıyoruz. İnsanın kendine dönmesi için gereken yolu açıyoruz" açıklaması getirdi.
Aldığım yanıt karşısında aklıma gelen soruyu sormadan duramadım. Peki o zaman insan bizim toplumumuzda bencillikle, egoizm ile suçlanmıyor mu?
Dövücü, "İnsanın egosu küçükse bu pasifliktir, büyükse gereğinden fazla özgüven var demektir. Burada bencillik devreye girer. Onu dengelemeliyiz. İnsanlar bunu başaramıyor. Biz ayar yapmaya çalışıyoruz. Aldığımız farklı kültür yüzünden Türk toplumunda insanlar bireyselleşemiyor, tamamen toplumsalız.
TOPLUMSALLIK
Bireyselleşmeye kalktıklarında bencillikle suçlanıyorlar. Bu toplumumuzda belli bir aşamada gerçekleştirilmeli. ABD ise tam tersi toplumsalllık yok,bireysellik var. Onlarda orada kaybediyorlar" diyerek biz Türk insanının analizini yaptı.
Tamer beyle olan sıradışı görüşmemden sonra kendi kendime yıllardır taşıdığım kimlikleri düşündüm. Bazılarından isteseniz de sıyrılmanız mümkün değil. Peki kendime dönmeye kalktığımda, bazılarından sıyrılmaya, rafa kaldırmaya kalktığımda ne oldu? Herkes beni egoist, bencil olmakla suçladı. Karşılığında bol miktarda suçluluk duygusu yüklendim. Bir de üstüme o yük bindi. Sanırım bu seanslara Türk toplumu olarak katılmalıyız. Yoksa şu kısacık ömrümüz kimlik bunalımlarıyla yitip gidecek...