Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül gazetemizi ziyaret etti. Sarıgül ile ilk kez tanışma ve sohbet etme imkanı buldum. Kendisini Şişli'deki başarılı çalışmalarından dolayı medyadan tanıyordum. Yaklaşık bir saat kadar dinledik. O saatten beri de hakkında yazacağım yazıya acaba nasıl başlasam diye düşünüyorum. Çünkü hakkında çok şey duyduğum Sarıgül ile izlediğim Sarıgül hakkında çelişkilere düştüm.
Önce gözlemlerimi aktarayım; Karşımızda genç, dinamik, şık giyinen, kazandığı başarılardan başı dönmüş, hırslı, siyaseti iyi bilen, insan sarrafı olmuş, hiperaktif olduğu belli olan biri oturuyordu.
EGE, ÜLKENİN KALBİ
Üstündeki enerjiyi, konuşurken koltuğun koluna vurarak yanındakilere hakim olmaya çalışarak ortaya koyuyor. Zaten kendisi de şık giyinmeyi sevdiğini, fakat bu işe zaman ayırmaktan hoşlanmadığını, giysilerinin haftalık olarak yardımcısı tarafından hazırlandığını sadece alıp giydiğini söylüyor. Hiperaktifliğini de İstanbullular'dan duyuyordum. Sabah beşten itibaren randevu vermeye başlarmış. İstanbul'da Şişli'ye taşınan bir kişi ilk telefonu Sarıgül'den alıyormuş.
"Bölgemize hoş geldiniz, işiniz, aşınız var mı? Bir şeye ihtiyacınız olursa şu telefonlardan bana ulaşabilirsiniz" şeklinde. Şişli'de gündüz 4 milyon, gece 350 bin vatandaşın yaşadığını düşünürseniz böyle bir sistemi gerçekleştirmek, vatandaşa bu kadar çabuk ulaşıp onun gönlünü kazanmak büyük başarı.
Sarıgül "Şişli'de tam 1065 sokak var. Her sokağa girer, otobüsle dolaşırım. Şişli'yi nasıl kanaviçe gibi ördüysek, CHP'yi de örmemiz lazım" diyor.
Gelelim neden belediyesini bırakıp İstanbul dışına çıkıp şehir şehir dolaştığına. Bu soruya şöyle cevap veriyor; "Sarıgül koltuk peşinde koşmaz. Benim asla rütbe heyecanım yok, hizmet heyecanım var." Ama konuşması sırasında "amacım CHP'ye Genel Başkan olmak değil Başbakan olmak" demekten geri kalmıyor. "Ancak halk bana gel derse gelirim. Sevgi yürüyüşüne 60 bin kişi katıldı. Din, dil, ırk, mezhep farkı gözetmem. CHP'li olmanın onurunu çok iyi taşırım. Benim Şişli'de yüzde 85 oy almam gerekirdi, yüzde 70 değil. Ben o yüzde yüzde 15'i neden alamadım onun peşindeyim. Bu ülkeye Başbakan olmayacaksam ortaya çıkmanın bir anlamı yok. Yoksa yıpranır gidersiniz" diyor.
Neden ülke gezisine Ege'den başladığını ise şöyle açıklıyor; "Ege Türkiye'nin kalbi. Ege'den enerji almayanın siyasi yaşamda başarılı olması mümkün değil. Ege insanı dürüstür."
İŞTE ÇELİŞKİLER
Gelelim çelişkilere... Mustafa Sarıgül tipindeki insanlar ya batar, ya çıkar. Bence Sarıgül çıkar... Nedenine gelince; Anlaşılıyor ki bu işi kafaya koymuş. Sarıgül'ün kafaya koyduğu işi başardığını hem de en mükemmel şekilde başardığını Şişli örneğinde gördük. Ama... Türkiye Şişli değil. Türkiye'nin sorunları sadece Şişli'nin sorunlarından ibaret değil. Bana bir de Sayın Sarıgül mütevazılığı biraz erken bırakmış gibi geldi. Ama yine de tıkanmış durumda olan CHP'nin bu enerjiden faydalanmasında yarar var.