Çarşamba günü DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar ile İzmir'de gelişen olaylar hakkında uzun uzun konuştuk. Başbakan'ın İzmir'le ilgili yakıştırmalarına son derece tepkili olan Ağar, "Bu zihniyette ki insanlar İzmir'de siyaset yapamaz. İzmir demokrasinin, laikliğin, modernliğin penceresidir. Bu zata göre İzmir kendisini kanıtlamak, üzerindeki imayı silmek zorunda. Bunu da AKP'ye oy vererek yapacak. Partisine oy verenlere temiz kağıdı verecek.
KABUL EDİLEMEZ
Oy vermeyenleri ise üzerlerinde ima taşıyan çerçeveler, kişiler, şehirler olarak görecek. İzmir'in geçmişini, tarihini, kültürünü, bugünkü modern yapısını görüp de akla sadece bir takım imaların gelmesi ancak kötü niyetten olabilir. İzmir deyince aklına sadece kendi partisinin seçimlerde alacağı sonuç geliyor, bu kabul edilemez bir tutumdur. İzmir üzerine konuşmadan önce buradaki medeniyetler hakkında bir fikrin olacak. Hadi tarihi unuttun. Hiç mi Konak Meydanı'nda Hasan Tahsin Anıtı'nı görmedin? Ya Atatürk'ün o ünlü sözü... Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir... O emrin hedefi işte burası" diyerek düşüncelerini dile getirdi.
Ağar'ın sözlerine katılmamak mümkün değil. Başbakan öyle bir laf etti ki ne İzmir'in, ne de İzmirlilerin bunu yalayıp yutması mümkün değil. Bu da Başbakanımızın biz İzmirliler ve İzmir hakkındaki bilgi noksanlığını ortaya koyuyor. Her zaman söylerim, İzmir'i tanımak için İzmir'i ve İzmirlileri yaşamak lazım...
AKP'nin yıpranma süreci gittikçe hızlanmaya başladı. Dikkat edin eğer bir hükümet TÜSİAD'la kavgaya başlamışsa inişe geçmiş demektir. Koç'un TÜSİAD'da ki konuşması Başbakan'ın beyanına göre 138. madde hükmünce suç unsuru sayılabilir ama hatırlatmak isterim aynı suçu zamanında kendileri de işlemişti.
HANGİSİ SUÇLU?
Boğaziçi Üniversitesi'nde yapılacak olan Ermeni konferansını durduran mahkeme kararı ile ilgili olarak hatırlarsanız Başbakan ; "Özellikle demokratik bir ülkede düşüncenin açıklanacağı bir organizasyonda bu şekilde bir kararın alınmasını tasvip etmem mümkün değil" demişti. Koç da TÜSİAD'da ki konuşmasında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü için hemen hemen aynı ifadeyi kullandı ve 'Yücel Aşkın'a reva görülen muameleyi tasvip etmek mümkün değildir' dedi. Bu şartlar altında iki konuşmayı karşılaştıracak olursanız, Başbakan da 138. madde hükmünce suç işlemiş olmuyor mu?