1974 sonrası gelen hükümetlerin Kıbrıs meselesini savsaklaması sonucu iyice köşeye sıkıştık. Kafalar karışık, ne 'ver kurtul' ne de 'asla, birkarış toprak vermeyiz' diyenlerin net ve detaylı planları var. Her şey muhtemelen bizim dışımızda karar verecek mercilere bağlı olarak gelişecek.
Rumlar kabul edip müzakere masasına oturulacak olursa Türk halkının haklarını bugünkü konumunda koruyabilecek çok az hamle kaldı elimizde. MGK son olarak Annan Planı referans alınarak yapılacak müzakereler ile hızla sonuç alınması yolunda karar aldı.
RİSKLİ YÖNLERİ
Bu planının bizim açımızdan en riskli yönleri göç hareketleri ve mülkün iadesi konularıdır. Avrupa Birliği'nin de bilhassa Yunanistan'ın- desteğiyle Rum tarafı bu esaslardan yararlanarak Türk tarafına yerleşmesi ve Türkleri azınlıkta bırakması olası bir durum.
Söz konusu olan en az elli bin Rum vatandaşının göçü. Bu durumda yapabileceğimiz en iyi hamle Kofi Annan Planı'nı olduğu gibi kabul edip mülk ve göçle ilgili hükümlerin Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üye olmasından sonra yürürlüğe gireceğini kabul ettirebilmek olacaktır. Bu şekilde Türkiye uzlaşmacı bir tavır göstererek karar verme sürecini Avrupa Birliği'ne yüklemiş olacaktır.
ASKERİ STRATEJİ
Kıbrıs'ın konumuna askeri strateji açısından bakıldığında göz ardı edilmeyecek gerçekler ortaya çıkıyor. Lozan ve Montrö Antlaşmaları'nda Yunanlıların Ege adalarında Midilli, Sisam, Sakız ve İkarya; Limni, Semadirek ile Onikiada'da silahlı kuvvet bulunduramayacağı, askeri üs ve tahkimatların yapılamayacağı maddelerine karşın Yunanistan 1960'lardan itibaren sistematik bir şekilde adaları silahlandırmaya başlamıştır.
Bilhassa Çanakkale Boğazı'nın ağzında Limni Adası'nda kurulan hava üssünde konuşlandırılmış F-16 Filosu tehdit edici bir unsur olarak dikkat çekiyor.
Datça Yarımadası'nın yaklaşık 200 kilometre batısında Santorini Adası'nda konuşlanmış Fantom uçakları bu adanın turizmin dışında da önem taşıdığını gösteriyor. Bu örneklere Girit Adası'ndaki iki üs eklenebilir. Ayrıca kıyı şeridimize çok yakın Rodos, Sakız, Midilli, İkarya, İstanköy, Sisam, Karpathos gibi adalarda gerektiğinde askeri amaçla kullanılabilecek çapta hava alanları mevcut.
TEHDİT OLUŞTURUR
Burnumuzun dibinde Limni'den başlayıp Girit üzerinden ülkemizi batıdan saran bu tehlike çemberini güneydoğuda Kıbrıs Adası tamamlayabilir. Bu adada Zygi'de kurulmakta olan deniz, Baf'ta kurulan hava üsleri Yunanistan'a stratejik olarak Türkiye'nin büyük bir kısmına havadan saldırabilecek bir tehdit oluşturur. Kıbrıs'ın kaybı durumunda ülkemiz Doğu Akdeniz'den silinir. Adadan askerlerimizin çekilmesi sadece temsili bir askeri birliğin kalmasını şahsen benim aklım almıyor.
Kıbrıs hiçbir zaman "ver kurtul" olarak düşünülecek bir yer değil. Bu durumdan adada yaşayan Kıbrıs Türkleri'nin bile haberi yok gibi gözüküyor.