Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın İzmir ziyaretinde söyleddiği talihsiz sözler hala etkisini sürdürüyor. Bana öyle geliyor ki, Unakıtan, bir an için hangi şehirde olduğunu unuttu. En iyisi biz hatırlatalım. Sayın Bakanımız, burası İzmir. Hani, AKP'nin 3 büyük şehirden tek ele geçiremediği yer. Namı diğer gavur İzmir.
Seçimler yaklaştıkça Başbakana ve Bakanlara bir hal olmaya başladı. Önüne geleni azarlama, tehditle oy isteme, vatandaşla kopuk ilişkiler... Unakıtan'ın, "Eğer bizlere oy verirseniz sizler için kentiniz için alacağınız hizmetler için iyi olur. Hükümetle belediye arasında uyum, dayanışma ve güçbirliği sağlanır. Bu birleşim hem sizleri hem de bizleri memnun eder" sözleri ne anlama geliyor?
NE ANLAMA GELİYOR?
Haydi açılımı İzmirliler olarak hep beraber yapalım: "Eğer bize oy verirseniz size yol, su, elektrik olarak geri dönecek; oy vermezseniz zenci muamelesi göreceksiniz. Size değil hizmet, su bile yok. Ha... Bir de vermezseniz beni son derece kızdıracaksınız. Hiç memnun olmayacağım. O zaman da ne yaparım Allah bilir?" İnanın, benim anladığım bundan ibaret. Siz başka bir mana çıkardıysanız lütfen beni de aydınlatın.
Diğer taraftan polikliniklerde günde 80-90 hastaya bakmakta olan hekimlerimize karşı alınan tavrı anlamak da mümkün değil. Bu uygulamanın sadece kendilerine yapılmasının son derece saygısız bir davranış olduğunu söyleyen doktorlar, "Bu son derece rahatsız edici bir durum. Meslek odaları ve Maliye bir araya gelir, sorunun çözümü için ortaklaşa çalışırlar" diyor.
"Kasımpaşalılık herhalde Başbakan'dan Bakanlar'a da bulaştı" diye düşünmeye başladım. Ancak bu davranışlarının kendilerine oy kaybettirdiğinin farkındalar mı acaba? Vatandaş agresif politikalardan az çekmedi. Bunlar unutulmadı. Tek partili iktidar döneminde tehdit ne anlama gelir? Arif olan anlar, fazla söze gerek yok kanısındayım.
Pazartesi günü KASİAD'ın düzenlediği "28 Mart Yerel Seçim Paneli"ne tüm Karşıyaka adayları konuk oldu. Sırasıyla hepsi 7'şer dakikalık sürelerle projelerini anlattı.
ORTALIK KARIŞTI
Sıra AKP adayı Kerem Ali Sürekli'ye geldiğinde, izleyicilerden izin isteyerek su içmek istedi. Açıklama olarak da, "Kusura bakmayın seçim çalışmalarında virüs kaptım. Boğazım çok kötü" dedi.
Bunun üzerine arka sıralardan bir vatandaşın, "Biz işçilerin Genel Başkanınız'a ahı tutmuştur. Bu virüs o olsa gerek. Bir Başbakan işçilere nasıl böyle sözler söyler?" demesi ortalığı karıştırdı.
AKP, adaylarına panellerde diğer adaylarla bir araya gelmeme yasağı koymuş. Sürekli de, KASİAD Üyesi olduğundan arkadaşlarını kıramamış ve bu panele katılmıştı.
Seçimlere kadar katıldığı ilk ve son panel herhalde bu olacak. Çünkü Başbakanımız ve Bakanlar bu tehdit kokan konuşmalarına, azarlamalarına devam ederlerse hiçbir adayları ortalıkta dolaşamayacak. Hele İzmir'de...