YENİ ASIR

İzmir İktisat Kongresi


30 Nisan 2004

Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Abdüllatif Şener 1923'den beri İzmir 'de yapılan İktisat Kongresi için; "İsteyen İzmir İktisat Kongresi diyebilir ama ilk kez 1923'de yapılan kongrenin Osmanlıca'dan çevirisinin Türkiye İktisat Kongresi" olduğunu söylemiş.
Ben ısrarla İzmir İktisat Kongresi denmesinden yanayım. Nedenine gelince; bunca sene sonra ismimizi alanlar daha sonra, "Bu sene de İstanbul'da yapılsın" derler, sonra vay gidene...
Bu arada Sayın Şener'in sözleri doğru. İlk İktisat Kongresi 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında "Türkiye İktisat Kongresi" adı altında İzmir'de toplanmış.

YIL 1923...
Büyük zaferden beş ay sonra, yani Lozan barış görüşmelerinin kesintiye uğradığı dönemde toplanan kongre, Türkiye'de iktisadi problemlere öncelik verildiğini göstermesi açısından önem taşıyordu. Mustafa Kemal Paşa, İktisat Bakanı Mahmut Esat Bey (Bozkurt) ve kongre başkanlığına seçilen Kazım Paşa'nın (Karabekir) konuşmalarıyla başlayan kongreye her ilçeden bir tüccar, bir sanatkar, bir işçi, bir şirket, bir banka ve üç çiftçi temsilcisi olmak üzere sekizer kişinin gönderilmesi kararlaştırılmıştı. 3000 delegenin katılması beklenirken, 1135 delegenin katılması, öncelikle işçi ve sanayici kesimin yeterince oluşmamış olmasından ve delegelerin yol parasını tedarik etmekte güçlük çekmesinden kaynaklanmıştı.
Kongre'de alınan kararlar işçi ve köylü sınıflarının seslerini yeterince duyuramadıkları ve katılımda bulunamadıkları yönünde eleştirilmişti. Kongre; toprak reformu, devletçilik ve grev hakkı gibi sorunlar gündeme getirilmediği, vergi ve işçi hakları konusunda oy birliğine varılmadığı ve sonuç olarak ticaret burjuvazinin ayrıcalığına önem verildiği yönünde tepki almıştı. İlk Türkiye İktisat Kongresi ne yazık ki, Lozan antlaşması öncesinde gerçekleştirildiğinden sadece ekonomiye verilen önem ve halkın özlemleri dile getirilmesi sebebiyle, "Batılılara mesaj vermeye yönelik bir kongre" olarak nitelendirilmişti...

SSK çilesi
Asuman Hanım 45 yaşında bir ev kadını.
Gençliğinde bazı şirketlerde çalışmış, SSK'ya giriş tarihi ise 1980. Daha sonra evlenmiş. Çoluk çocuk meşgalesi nedeniyle işten ayrılmış.
Bir süre sonra İsteğe Bağlı Sigorta'ya girmiş. Zaman zaman yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeniyle primlerini düzenli ödeyememiş.
Geçen sene çıkan SSK eski borçların yapılandırma avantajından yararlanmak istemiş. 27 Ekim 2003 tarihinde, SSK prim borcu 2 milyar 184 milyon 413 bin TL ve 4 milyar 863 milyon 389 bin TL faizi olmak üzere toplam 7 milyar 47 milyon TL SSK'ya borçlanmış. SSK gönderdiği yazıda da her ay 290 milyon TL den az olmamak kaydıyla ödeme yapmasını istemiş.
Buraya kadar her şey güzel. Asuman Hanım her ay 300 milyon yatırmaya başlamış. Aradan 7 ay geçtikten sonra SSK'ya uğrayıp kalan borcunu öğrenmek istemiş. Kalan borç bakiyesinin 6 milyar 700 milyon TL olduğunu öğrenince çıldırmış. Ödediği 2 milyar liraya karşılık, borcundan sadece 300 milyon lira düştüğünü görünce kara kara düşünmeye başlamış.
Öyle ya, bankadan yüzde 2 faizle kredi alıp SSK borcunu kapatsaydı, şimdi çok daha karlı olacaktı.
Şimdilerde, "Ben yandım, başkaları yanmasın." diye dövünüp duruyor.