YENİ ASIR

Fikir özgürlüğü


04 Şubat 2004

Ne zaman başörtüsü, türban konusunda yazı yazsam hiç almadığım kadar çok e-mail alıyorum. Belli ki belirli bir kesim bu konudan oldukça rahatsız.
Gelen okuyucu mektuplarına burada yer vermeye kalksam sayfalar yetmez. Özellikle karşı fikirden olanlara burada yer vermek istiyorum.;

MİLİTARİST BAKIŞ
Sayın Ayşem Hanım,
Ben uzun yıllardır Avusturya'da yaşayan bir gurbetçiyim. "İçime Sindiremiyorum" adlı makalenizi büyük bir üzüntü ile okudum. Şimdi birlikte
empati yapalım:
Müslüman inancı açısından da biri çıksa, ben sizin asırlarca İslam toprağı ve bayraktarı bir ülkede başınız açık gezmenizi, inancını bir yaşam biçimi yapmış insanlara ve dolayısıyla inançlarına dil uzatmanızı içime sindiremiyorum, dese; biliyorum yine bir sürü polemik ile kendi mantık ölçülerinizle cevaplar vermede ustaca kalem oynatırsınız!
Niye bu yüzyılda insanlar; kendileri gibi düşünmeyen ve yaşamayanlara tahammülsüzler. Özgürlükçü demokrasiden bahsederken, militarist bir bakıştan
asla kopamadığınızi, siz aydınlar nasıl ve ne zaman görebileceksiniz kuzum.
İnanın Alman Cumhurbaşkanı Rau kadar demokrat değilsiniz demek istemiyorum, çünkü bu defa da başka bir ülkenin fasist eğilimli başkanının ülkesindeki son uygulamaları akla gelir. Bu açıdan somut dünya örnekleri yerine, ideal dünyanın; insan hakları ölçüsünde, tahammül ve tüm şiddet dışı düşünce ve yaşam biçiminin birlikte-birarada yaşamaları; yaşarken de başkalarını-sizin yaptığınız gibi-kelimelerle incitmediği bir dünya özlemiyle, bayram gününe yakışmayan yazınızla ilgili düşüncelerimi yazmak istedim... Kırılmadınız umarım. Cengiz Göktaş-Avusturya
Cevap: Benim sizin fikirlerinize saygı duymamı istiyorsunuz. Neden aynı şeyi sizler yapmıyorsunuz? Sizler niçin kendiniz gibi düşünmeyenlere karşı tahammülsüz davranıyorsunuz? Fikir özgürlüğü diye bir kavram var. AKP genel seçimlerde Türkiye genelinin % 34'ünü aldı. Bu ülkede 65 milyon insan yaşıyor. Geride % 66 farklı düşüncede olan insan nüfusu var. Benim eleştirdiğim ne hükümet, ne de hükümetin icraatları. Beni sokaktaki Emine hanımın veya sokaktaki Hayrünisa hanımın başörtüsü de ilgilendirmiyor.
Beni ilgilendiren Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın eşi Emine Erdoğan'ın başörtüsü, Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanı'nın eşi Hayrünisa Gül'ün başörtüsü. Burada önemli olan temsil ettikleri makam. Atatürk'ten bahsediyoruz, laiklikten bahsediyoruz. Cumhuriyet ilan edildiğinden beri Erbakan dönemi dışında ikinci kez yurtdışında, resmi makamlarda yeniden başörtüsüyle temsil ediliyoruz. Bu beni rahatsız ediyor, işte ben bunu içime sindiremiyorum...

KİMSE İNCİNMEZ
Bugün AKP hükümeti oyunu alamadığı %66'lık çoğunluğun isteğini göz önüne alarak türban konusunda gerginlik yaratmasa çok daha başarılı olur. Bu konuda fikirlerimi açıkça söylediğim için dozajı kaçırdığımı söyleyenler var. Düşüncelerimi söyleyerek kimseyi incittiğimi zannetmiyorum. Bunlar da benim düşüncem... Hatta tekrar sormak istiyorum; Acaba çok mu imkansız Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın eşinin önemli resmi toplantılarda, Türkiye'nin temsil edildiği yerlerde başını açması? Böyle bir harekette bulunsa olabilecekleri düşünebiliyor musunuz?