YENİ ASIR

Elvan kaybetmedi


25 Ağustos 2004

Başarılara milletçe sevinmek, gururlanmak, hemen "En Büyük Türkiye" havasına girmek çok hoşumuza gidiyor. Bu anonim alışkanlık ne yazık ki bizi gerçekler karşısında küçük düşürüyor. Bu güne kadar futbol, basketbol gibi takım sporlarında gerçekleşemeyen hayallerimizi, bu kez Elvan'ın olimpiyat başarısızlığında yaşadık.

BAŞARISIZLIK DEĞİL
Şahsen ben bunu kesinlikle bir başarısızlık olarak yorumlamak istemiyorum. Günler boyu hep Elvan'dan bahsedildi, kimse rakiplerinden tek satır söz etmedi. Altın madalya kazanan Meseret Defar, 22 yaşında Etiyopyalı bir atlet. 2002 Dünya Gençler Şampiyonası'nda 3000 ve 5000 metrelerde, 2004 Salon Dünya Şampiyonası'nda Dünya Şampiyonu olmuş. Gümüş kazanan Kenyalı İsabella Ochichi 2003 Dünya Kros Şampiyonu.
Üçüncü gelen yine Etiyopyalı Tirunesh Dibaka ise 2003 Dünya Şampiyonu. Ablası ise bir önceki Dünya Şampiyonu. Son üç yılın bütün büyük atletizm organizasyonlarında bu üç atlet birbirlerine hep rakip olmuşlar. Stillerini, tempolarını nerede atak yapıp nerede yavaşlayacaklarını ezbere biliyorlar.
Elvan 12 Haziran'da dünya rekoru kırdığı Golden League yarışında bir tek Dibaka kardeşleri farklı geçmişti. Diğer iki atlete karşı herhangi bir uluslararası başarısı yok.
Olimpiyat finalleri genelde taktik savaşı şeklinde geçiyor, önemli olan tedbiri elden bırakmamak ve madalyayı kapmak. Elvan rekor kırdığı yarıştaki taktiği uyguladı. 2000 metrede atak yaparak yarışı hızlandırdı ve gruptan kopmayı denedi. Fakat tecrübeli rakipleri onun bu atağına yanıt vererek onun direncini ve psikolojisini kırdılar. Kırılan direnç bir anda tüm vücudunu etkiledi, tay gibi koşan bacaklar yanmaya kontrol dışı kalmaya başladılar. Sürekli arkasına bakmasının yarattığı ya da ortaya koyduğu konsantrasyon bozukluğu ise ayrı bir konu.

TAKTİK SAVAŞI
Dünya rekoru kıran bir atlet 'Her yarışı kazanacak' diye bir kural olamaz. Mükemmel bir gün yakalayan atlet, o gün rüzgar gibi eser ve dünya rekorunu kırabilir.
Bir sporcu ne kadar ağır antreman yaparsa yapsın ancak yarışcı psikolojisini geliştirebilirse başarılarına süreklilik kazandırabiliyor. Bu ise tüm büyük organizasyonlara katılmak, rakiplerinden korkmamak, sporcuyu uzman düzeyinde olumlu motive etmekle gerçekleşebiliyor.
Böyle zahmetli, dikenli yollar ne yazık ki bizim spor anlayışımızda yer almıyor. Elvan'ın her hafta 150 kilometre koşarken kendisini nasıl motive ettiğini anlamamız bu günkü "Televole" kültürümüzle anlaşılacak bir kavram değil. Biz ancak en iyi başarılarda sevinmeyi, başarısızlıklarda eleştirmeyi başarıyoruz.