Ülkemizde taciz, tecavüz, töre cinayetleri, uyuşturucu kurbanları, fuhuşa sürüklenme gibi olaylar yaşamın bir parçası haline geldi.
Gazetelerin üçüncü sayfaları bu haberlerle dolu. Özellikle sayıları Doğu'da her gün artan kadın intiharlarını incelersek ardında yatan iki gerçeği görürüz.
Birincisi töre cinayetlerinin kurbanları olmaları, ikinci ise bu ayıptan kurtulmamız için hiçbir çaba göstermeyen Türkiye...
Doğu'da evlendirilen kızların yaşlarının 12-13 yaşlarına kadar düştüğünü, 35 yaşındaki kadının artık yaşlı sınıfına girdiğini biliyor musunuz?
Bu evliliklerin yüzde 20'sinde kadının daha doğrusu çocuğun rızası bile alınmıyor.
İŞTE ACI PORTRE
Kan bedeli karşılığı evlenme, ailelerin kız ve erkek çocuklarının çapraz evliliği (berdel), imam nikahı, akraba evliliği, beşik kertmesi, başlık parası, çok eşlilik, çok çocukluluk...
İşte Doğu'da intihar ettiği söylenen kadının portresi. Kadınların boşanması ve mirastan pay alması, halen ender görülüyor. Bölgede yaygın olan dinsel yargılar da kadının bağımlı ve edilgen konumunu ağırlaştırıyor.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kadın, çoğu kez gelin-kaynana hiyerarşisi ve diğer aile büyüklerinin baskısı altında. Evlilik içi şiddet ise kadının yaşadığı ciddi bir sorun.
Kadının, erkeğin namusu olarak nitelenmesi sebebiyle, törelerin çizdiği sınırların dışına çıkan, az ya da çok bireysel kararlarının peşinden giden kadınlar, bunun bedelini çok ağır ödemek zorunda kalıyor. Töre cinayetleri, bölgede kadınları tehdit eden en önemli sorunlardan biri olmayı sürdürüyor. Ardından da "intihar etti" deniyor ve olay ört bas ediliyor.
Herkes bir ağız etmişcesine kanunlara karşı susuyor.
Gerçekten intihar edenler yok mu? Tabi var, hatta bölgedeki intiharlar, Türkiye intihar eğrisinin üzerinde seyrediyor. Kapalı toplum yapısı, ataerkil aile yapılanması, aile içi şiddet, feodalizm ve dinin ağır etkileri, kadında güvensizlik, umutsuzluk, çaresizlik yaratıyor. Çözüm gücü olmayan, kimsenin sahip çıkmadığı kadın, ölümü tercih ediyor...
ÖNLEM ALINMALI
Bugün AB'ye girmekten bahsediyoruz. Önce Doğu'daki kadınımızı kurtaralım. Eğer kurtuluşları önce eğitimlerini sağlamaktan geçiyorsa eğitimlerine önem verelim.
Aynı zamanda, değişen ve nisanda yürürlüğe girecek yeni Ceza Kanunu'ndaki (82. madde j hükmü) eşitsizliği ve töre baskısını meşrulaştıran gerici-ayrımcı maddelere, töre kaynaklı, ayrımcılığa dayanan suçların özel ağırlaştırıcı suç unsuru olarak değerlendirilmesi, artık saklanan cinayetlerin ortaya çıkarılmasına sebep olmalı. Yeni kanunla beraber eskiden ağır tahrik olarak görülen bu olaylar normal cinayet davası olarak ceza alacaklar. "Kol kırılır yen içinde kalır" düşüncesi de artık bu kanunla beraber ortadan kalkmalı.
Yukarıda ağırlıklı olarak Doğu kadınından söz ettim.
Çünkü batıya doğru ilerledikçe kadın artık daha haklarını savunur hale geldi. En azından intiharlar gerçek... Batıya doğru gittikçe kadına yönelik suçun biçimi de değişim gösteriyor; cinsel saldırılar, taciz, tecavüz, evlilik içi tecavüz..
Özellikle Doğu ve Güneydoğu'da yerel ve merkezi yönetimler gerekli tüm tedbirleri almalı, kadınlara destek sunmalılar. Umarım birileri bizi duyuyordur...!
YENİ ASIR İNSAN
Bugun Haber Bulunmamaktadır.