Yapılan araştırmalara göre İzmir'in uyuşturucu kullanımında birinci sırada geldiğini bildirmiştik. Son günlerde basından da izlenen olaylara ve uzmanların yaptığı açıklamalara baktığımızda İzmir açısından henüz değişen bir gelişme yok.
Bir çok okulda uyuşturucuya karşı alarma geçilmiş durumda. Bu hafta Özel Gelişim Koleji'nde "çocuklarımızı nasıl dış etkenlerden, uyuşturucudan koruruz?" konulu velilere düzenlenmiş seminer vardı. Seminere polis teşkilatının narkotik departmanı ile işbirliği içerisinde çalışan sağlık müdürlüğü yetkilileri ve psikologlar konuşmacı olarak katıldılar.
Uyuşturucu ve madde bağımlılığının 12 yaşına düştüğünü görmek tüm ailelerde panik yaratmış durumda. Görülüyor ki herkes bir şekilde bilinçlenmek, önlem alabilmek için belirli bir çaba içerisinde. Tüm velilerin ortak kaygısı; "Tamam şu an çocuklarımız okulda, güvende, izole bir ortamdalar. Peki okuldan çıkınca? Çocuklar ya internet kafeye, ya sinemaya, ya da arkadaşlarıyla pastanelerde oturmaya gidiyorlar. Çocuklarımızı hapsedemeyiz. Nasıl takip edeceğiz? Ne yapmalıyız?"
ARKADAŞLARINI TANIYALIM
Önce çocuklarımızın arkadaşlarını, arkadaşlarının ailelerini tanımalıyız. Evde, okulda sürekli olarak beyinlerini uyuşturucunun zararları konusunda uyarmalıyız. Kendilerine hangi yollarla verilebileceğini anlatmalıyız. Örneğin kimseden paketini görmeden ilaç almamalarını, şişesini görmeden özellikle gazlı içecekleri içmemelerini, sigarayı tek olarak kimsenin elinden almamaları gerektiğini öğretmeliyiz.
Her şeyin başının "eğitim" olduğu gerçeğini hepimiz kabul ediyoruz. Ama eğitim ve gelir düzeyi çok yüksek olup çocuklarını takip etmeyen, çocuklarıyla iletişim kurma zorluğu çeken ailelerin bu tür sorunlarla daha sık karşılaştığı da bir gerçek.
İnsan kötü olayları duyduğunda önce kendi başına gelmediği için şükrediyor daha sonra da kendi başına gelmeyecekmiş gibi hayatını yaşamaya devam ediyor. İki gün önce İzmirli manken Burçin Bircan'ın aşırı dozdan cesedinin bulunduğunu okuduk. Eminim okuduktan sonra hepimiz "vah,vah gencecik kız...Nasıl düşmüş bu hallere, Allah ailesine sabır versin" diyerek üzüntü duyduk. Unutmayalım bugün Burçin'in başına gelen yarın hepimizin çocuğunun başına gelebilir.
İbret dolu bir anket
Birleşmiş Milletler, tüm ülkelerde on yıl önce bir araştırma yapmış ve katılan kişilere şu soruyu sormuş:
"Dünyanın, ABD dışındaki ülkelerinde görülen gıda kıtlığı konusundaki kişisel görüşünüzü, Tanrı aşkı adına lütfen özgür bir biçimde açıklayınız."
Ülkelerin yanıtları değerlendirildikten sonra şu sonuç çıkmış:
Çin'de "Tanrı aşkı"nın ne olduğu bilinmiyor.
Rusya'da "özgür biçimde açıklama"nın ne olduğu bilinmiyor.
Afrika'da "gıda"nın ne olduğu bilinmiyor.
Batı Avrupa'da "kıtlık"ın ne olduğu bilinmiyor.
Doğu Avrupa'da "kişisel görüş"ün ne olduğu bilinmiyor.
Güney Amerika'da "lütfen"in ne olduğu bilinmiyor.
Ve ABD'de "ABD dışındaki ülkeler" in ne olduğu bilinmiyor.