YENİ ASIR

Çanakkale mevzuatına dönüş


08 Mayıs 2004

Bu hafta yazmış olduğum Çanakkale ve Şehitlikler ile ilgili yazıma bir çok okuyucudan gerek telefonla gerek e-mail yoluyla tepki geldi.
Benimle aynı manzaralara şahit olan bir çok okuyucu üzüntüsünü dile getirirken, bir kesimde 'Taraflı görüyorsunuz, biz gittik öyle bir şey görmedik, abartıyorsunuz 'diyerek düşüncelerini dile getirmiş.
Yazım üzerine asıl tepkinin Turizm Bakanlığı'ndan geldiğini söyliyeyim'de haklımıyım haksız mıyım siz karar verin. Turizm Bakanlığından arayarak; "öncelikle gördüklerinize aynen katılıyoruz. Durumdan bizde rahatsızız. Gereken çalışmalara başladık. Konu ile ilgili gösterdiğiniz hassasiyet için size teşekkür ederiz. En kısa zamanda yapılan yeni düzenlemelerle ilgili sizi bilgilendireceğiz" dediler.
Yani Bakanlık bile benim gördüklerimi görmüş... Bilmem anlatabildim mi? Şimdi size Güven Görgül isimli okuyucumuzdan gelen ve benim gördüklerim ile örtüşen bir mail'i aktarıyorum:

GARİP UYGULAMA

Yıllardır gezip görmek istediğim Çanakkale'ye nihayet bu yıl gitme fırsatı buldum. Kırk beş öğretmen arkadaş hazırlıklarımızı tamamladık, bazılarımız çocuklarımızı da yanımıza alarak yola koyulduk.
O gece Anzak törenlerini izlemeye hazırlanıyoruz. Gece yarısı feribotla boğazı geçecek ve Anzakların o çok merak ettiğimiz törenlerini izleyeceğiz. Bir haber geliyor, Türkler'in törene katılması yasak!!!. Sebep güvenlik. Kimin güvenliği, bizim mi? Anzakların mı?. Terörist muamelesi görüyor ve törenlerden uzak tutuluyoruz.
Sabah Gelibolu'ya geçiyoruz. Rehber olarak Hüseyin Hoca adında birinden bahsediliyor. Biz onu tarih hocası olarak duymuştuk.Yalıda bir restoranı var, gelenlere rehberlik ediyor. Kapının önünde öyle bir otobüs kafilesi var ki gözlerimize inanamıyoruz.
"Çağdaş Türkiye'de tamamı örtülü peçeli, kara çarşaflı pek çok kadın ve sakallı, takkeli muhterem eşleri kadınlar ve erkekler ayrı otobüslerle seyahat ediyorlar. Bizim hoca adeta bir mübarek zat olarak ziyaret ediliyor ve gelenlere gözyaşları içinde, hikayeler anlatarak rehberlik ediyor. Başka bir rehber bulup devam ediyoruz.
Büyük şehitliğe doğru tırmanırken mangalda ızgara yapan yurdum insanlarını görüyoruz. Conkbayırı'nda anıtlarımızı gezerken yol boyunca yere fırlatılıvermiş kola kutuları, rengarenk poşetler arasından utanarak, yüzümüz kızararak tepeden bizi seyreden Atatürk'e bakıyoruz.