YENİ ASIR

Buyrun cenaze namazına


03 Ocak 2004

Bir tarikat liderinin kızının cenaze töreninden yansıyan görüntüler çoğumuzu başka bir zaman dilimine götürdü. Tarikat şeyhinin sakalını, elini, eteğini öpen yüzlerce sarıklıya siyasiler de katılınca esas problemin nerede olduğu ortaya çıkıyor. Tarikatları gönülden veya oy kaygısıyla destekleyen politikacılar olduğu sürece bu görüntüler devam edecek. Hatırlarsanız ANASOL Hükümeti döneminde ayni şeyhin damadının cenaze törenine hatırı sayılır politik katılım olmuştu. 12 Ocak 1997 tarihinde Erbakan'ın başbakan olduğu günlerde sarıklı, cüppeli 51 tarikat cemaat liderine Başbakanlık Konutu'nda iftar yemeği verildiğini kim unutabilir? Nurculuk Tarikatı, 1952 sonrası Demokratik Parti'nin desteğiyle siyasi bir güç odağı haline gelmedi mi?
Said-i Nursi takipçileri 1956'da DP'yi desteklemekle yükümlü olduklarını açıklamadılar mı?
Tüm bunlar politika tarikat kaosunun dışa yansımasının küçük örnekleri...

ATATÜRK DÜŞMANLARI
Başından beri en has Atatürk düşmanları, her zaman Meclis çatısı altında yer buldu. Atatürk'ün ilk Milli Eğitim Bakanı Sinop Milletvekili Dr. Rıza Nur kendisinin en sıkı muhalifiydi. Onun devrimlerinin en büyük düşmanıydı. Atatürk, onun bu muhalifliğinin bir fikir uyuşmazlığının ötesinde olduğunu gördüğünden kendisini Paris ve İskenderiye'ye sürdü.
Atatürk'ün, Meclis duvarlarına mareşal üniformalı veya sivil kıyafetli fotoğrafının asılıp asılmaması bahane. Her zaman söylüyorum her şey demokratik ve özgürlükler sınırları içinde kabul edilemez. Demokrasi net sınırlarla belirlenmiş bir sistemdir, ilkesizliği kaldırmaz. Partiler bu konuda kendi ilkelerini belirleyecek. AKP bilhassa dikkatli olmalı. Yoksa şeyhlerin cenaze törenleri topluma bir takım gerçekleri gösteren belirleyiciler olmaya devam edecek.

Hoş geldin 2004!
Yeni yılın ilk yazısını yazmak oldukça zor. Hoşça şeylerden bahsetmek, insanlara umut ve huzur vermek istiyorsunuz. Ama ne yazık ki hayat devam ediyor. Sorunlar takvim yaprağı değiştikçe değişmiyor, sadece yıllar geçiyor. Fakat her geçen yıl sizlerden bir şeyler alıp götürdüğü kadar acı tatlı hayatınızda izler bırakıyor. Bunlara tecrübe deniyor. Saçlarınıza her yıl eklenen beyaz teller bir sevincin bir üzüntünün bedeli. Kimse üstüne alınmasın ben kendimden örnek vereyim. Aynada kendime baktım. 2003'te ne kadar çok saç telim beyazlaşmak için mücadele vermiş. Mücadele vermiş diyorum, çünkü her yeni beyaz tel benim berber koltuğunda daha çok vakit geçirmeme sebep oluyor. Ama üzülmüyorum...
Biliyorum onların hepsinin bende ayrı bir anısı, ayrı bir anlamı ve tecrübesi var. Boyayla onları kapatabiliyorum, ama bıraktıkları izleri kapatmak mümkün değil. Zaten kapatmak isteyen de yok, onların adı tecrübe...

YOLUN YARISI
Gelelim göz çevrelerine...
Onlar da beni ele vermeye başlamış. Olsun onunda çaresi var. 35 yaş sonrası bakım kremlerini kullanmaya başladım. Faydası olur veya olmaz önemli değil. Artık bakışlarım ve ifadem eskisinden daha çok şey anlatıyor. Yani sizin anlayacağınız kim korkar hain kurttan. Yolun yarısını geçtik...
Ama hayatta, yaşamakta, tecrübe kazanmakta güzel...
Hoşgeldin 2004 bakalım bize ne gibi mutluluklar ve üzüntüler yaşatacaksın...