YENİ ASIR

Bu hafta konuştuklarımız


26 Şubat 2005

Galiba işler karışıyor...
Bir çok olumsuzluğa rağmen hedefi Hükümeti desteklemek olan medya yavaş yavaş hükümete yüklenmeye başlamışsa...
Çok daha önemlisi, Başbakan kendisini çizen karikatüristleri mahkemeye veriyorsa...
Anlayın ki işler karışıyor demektir...

Çok şükür akılları başlarına geldi...
Kredi kartında yeni düzenlemeye gidildi. Bilinçsiz kredi kartı kullanımı olduğunu ifade eden Temizer, "Bankalar, maaştan fazla kredi kullanma limiti koymamalı. Tüketici, sanki kendisi tekrar ödemeyecekmiş gibi kredi kartını hoyratça kullanıyor, sonra ödemeye gelince sıkıntıya giriyor. Kredi kartlarının yeniden düzenlenmesinden yanayız" dedi.
Ekonomik krizin yaşandığı 2001'de 110 bin kredi kartı mağduru varken, bugün yine kredi kartı mağdurlarının 110 binler civarında olduğunu ve yeni bir krizin eşiğinde olduğumuzu intihar eden vatandaş sayısı artınca anladılar herhalde.

Sabreden derviş muradına ermiş...
Hastanelerin Sağlık Bakanlığı'na devredilmesinin ardından hiç alışık olmadıkları uygulamalarla karşı karşıya kalan SSK'lılar hala kuyrukta. Saatlerce beklemelerine karşın muayene sırası gelmeyen sigortalıların sabrı taşma noktasına gelse de, sabrediyorlar. Kimse ölmemeye çalışıyor. Bakanımız ne dedi; "Sabır gösterin geçecek..."

"Rimi Rimi Ley" saçmalığı...
Gülseren Yıldırım, herkesin eleştirdiği "Rimi Rimi Ley" adlı şarkısıyla başarı elde edeceğini ifade etmiş ve "Bu şarkıyla harikalar yaratacağız. Çok şeyler elde edeceğiz" demiş.
Fiziğine yönelik eleştirileri de "Bu eleştirilere cevap vermek bile istemiyorum. Bu kadar abartmasınlar. Benim fiziğimle bir problemim yok. Müzik yarışmasına gidiyorum, mankenlik yarışmasına değil. Herkes kendi işine baksın" diyerek cevap vermiş.
İyi de günlerdir kıyameti koparan, rezil olacağız diye kendini yırtanların hepsi tecrübeli müzisyenler, hatta Sertab Erener değil mi?

Eğreti Gelin tam olarak ne demek?
1930'larda, Denizli'de varlıklı aileler erkek çocuklarının cinselliği temiz bir şekilde öğrenebilmesi için eve eğreti gelin alırlarmış. Yani geçici, emanet gelin. Çocuk gerçek bir evlilik yapınca da eğreti gelin eline bohçası verilip gönderilirmiş. Eğreti gelinlik için bizim Denizli'de "kulağı kesik, ayağı yorgandan çıkmış" gibi deyimlerle ifade ettiğimiz ne fahişe, ne çok namuslu fakir aile kızlarını seçerlermiş. Bu kızlar para karşılığı değil, sadece karın tokluğuna, zengin ailelerin yanında iyi bir yaşam sürmek için bu işi yaparlarmış. Tabii bazı kuralları da var; Hamile kalmayacak, aşık olmayacak, gitmesi istenirse bohçasını alıp gidecek.
Atıf Yılmaz'ın çektiği "Eğreti Gelin" filmindeki genç Ali ve onun eğreti gelini gerçekten yaşamışlar. Atıf Yılmaz'ın çektiği filmde Nurgül Yeşilçay bir eğreti gelini canlandırıyor ve eğreti gelin olarak ilişkiye girdiği Ali'nin aşkından perişan oluyor. Nefis bir film, mutlaka seyredin.

YENİ ASIR İNSAN
Bugun Haber Bulunmamaktadır.