"Polislerin arasında bir itiş kakış içinde girdi acil servisin kapısından. Saat sabahın üçüydü. Yirmili yaşlarda, sarı tişortu, haki renkli pantolonu kan lekeleri içindeydi. Yüzünü içinde bulunduğu durumla bağdaşmayan bir gülümseme kaplamıştı. Acıdan, pişmanlıktan, kederden eser yoktu. Koluna giren polisler müdahale odasının kapısından içeri soktular. Bıçaklanmıştı. Sağ arka baldırından oluk gibi kan akıyordu. Acil servis doktorları hemen ilk müdahaleye koyuldular bu ara ileri müdahale için cerrah çağrıldı odasından.
ÇOK KAN GÖRDÜM
Bıçak belli ki adale katmanlarını yahut büyük bir damarı yaralamıştı. Cerrahın hemen gelmesi üzerine acil servis doktorları alanı ona bıraktı.
Bıçak şans eseri bir damarı değil adaleyi parçalamıştı. Doktor kanamayı durdurmaya çalışırken o başını çevirerek yarasını görmeye çalışıyordu. Doktor durumdan rahatsız olmuştu 'Bakma, rahat çalışamıyorum' dedi. O, gülümsedi 'Doktor abi beni kan korkutmaz, ben çok kan gördüm'.
Sözünü bitirmeden tişortunu yukarıya sıyırdı vücudundaki eski yara izlerini gösterdi. Göğüs kafesindeki yaklaşık yirmi santimlik yara izini göstererek 'Bak doktor abi, üç ay önce kalbimden bıçakladılar sizin bu hastanede ameliyat oldum, kalp damarımı yaralamışlar, yirmi gün yattım ama sonunda yırttım.' Doktor şaşırmıştı. O vücudundaki diğer yara izlerinin öykülerini anlatmaya geçmişti.
'Ben çok kan gördüm doktor abi, karşı taraftanda çok yaram var ha.' Yüzünde bunları anlatırken bir gurur, bir korkusuzluk havası geziniyordu.
Doktor 'sen ölmekten korkmuyor musun?' diye sordu. 'Ne olacak ölürsek, ölürüz' Bu ara polisler doktordan izin isteyerek iki zanlı ile yüzleştirdiler. Zanlıların her ikisi de belli ki uyuşturucu etkisindeydi. Bir tanesi ayakta zor duruyordu. Kafasıyla onun yanında duranı işaret ederek 'işte beni o bıçakladı' dedi. Zanlı isyan etti, bağırarak 'Beni nasıl yakarsın, biz aynı mahallenin çocuğu değil miyiz.'
Polislere dönerek 'Memur abi bunun kafası kıyak, on altı tane hap içtik beraber, yemin ederim.'
Polisler zanlıyı dışarı çıkardı. Doktor 'Sen de hap kullanıyor musun?' diye sordu.
Yüzünü, gözlerini işaret ederek 'Ben de hap kullanmış hali var mı doktor abi?'
Doktor üsteledi, 'Bunlar ayık kafayla olacak şeyler değil.'
Hafif gülümsedi "canım kafam tabi ki kıyak ama hapçı değilim.' Doktor üstelemedi, bu arada müdahalesi bitmek üzereydi. Yarayı kapattı. Dikkatli olması gerektiğini, çok hareket ederse yaranın tekrar kanayabileceğini söyledi. Söyledikleri onun umurunda değildi 'Doktor abi kanarsa ne olur ki, hem benim şimdi işim var, bunu yapanın yanına bırakır mıyım? Bugün olmasa yarın mutlaka burada o yatacak, hem de kalkamayacak şekilde.'
Doktor söyleyeceği her şeyin gereksiz olacağını anlamıştı, eldivenlerini çıkardı ellerini yıkamaya gitti."
HER GECE AYNI OLAY
Yukarıda yazdığım bire bir yaşanmış bir olaydır. Bıçaklanmanın olduğu yer Kıbrıs Şehitleri Caddesi'dir. Bu her gece tekrarlanan olaylardan sadece bir tanesi... Gece saatlerinde İzmir'de can ve mal güvenliğinin en az olduğu yerlerden bir tanesinin Kıbrıs Şehitleri Caddesi olduğunu vurgulamak, buradaki insan profillerinin altını çizmek için bu olayı sizlere aktarmayı uygun buldum. Yorum sizin...