YENİ ASIR

Alsancak'ta bir akşamüstü


10 Ocak 2005

Geçtiğimiz günlerde bir akşamüstü, oğlumu özel ders aldığı öğretmeninin yanına bırakmak için canım Karşıyaka'mızdan, Alsancak'a doğru yola çıktık. Arabamı zor bela otoparka bıraktıktan sonra oğlumu Dönerciler Sokağı'na derse bıraktım. Dersi bitene kadar oyalanmak için bir arkadaşımla beraber Reyhan Pastanesi civarında vitrinlere bakına bakına dolaşmaya başladık.

DEHŞETE KAPILDIM
Bir ara omzuma biri vurdu "Hanımefendi bakar mısınız?"
- Buyurun, ne vardı?" diyerek döndüm.
- Ben buradaki taksi durağının şoförüyüm. Biraz sonra çantanızı çalacaklar, sizi takip ediyorlar, ben buradan izliyorum. Dikkatli olun" dedi.
Olayı önce kavrayamadım. Saat akşam üstü beş civarıydı. Daha sonra dehşetle çantama sarılarak, yandaki dükkanın içine girdim. Çantamı açıp içinden cüzdanımı ve kartvizitliğimi çıkarıp yanımdaki arkadaşıma verdim. Baktım ki onun çantası daha güvenilir duruyor.
"Al, bunlar sende kalsın. Sen burada bekle, ben geri dönüp taksi şoförünü bulacağım" dedim. Çünkü gündüz vakti bu şekilde tacizde bulunulacağımı öğrenmek sinirlerimi hoplatmıştı. Geriye dönüp taksi şoförünü buldum.
"Lütfen söyler misiniz, kim bunlar ve siz nereden anladınız?" diye sorum.
Taksi şoförü "Beyaz parkalı bir kız ve bir kaç çocuk daha.... Biz her gün burada durduğumuz için artık hepsini tanıyoruz. Şüpheli davranışlarından zaten anlaşılıyor" dedi.
Konuşmanın üzerinden on dakika geçmişti ki, karşı kaldırımdan bir kadının bağırışı duyuldu.
"Cüzdanım, çantamın içinden cüzdanımı çaldılar. Beyaz parkalı bir kız çocuğu... Koşarak uzaklaştı, yakalayın?"
Kadıncağızın canhıraş yakarış sesi hala kulaklarımda.
O sırada herkes sadece boş gözlerle etrafına bakıyordu. Yani benim verilmiş sadakam varmış, olayı ucuz atlatmıştım. Kapkaçcılar beni çarpamayınca başka hedefe yönelmişlerdi. Bir anda sinir sistemim iyice alt üst oldu ve Dönerciler Sokağı'na doğru, oğlumu dersten almak üzere yürümeye başladım.
Dönerciler Sokağı'na girince, cep telefonuyla tam oğlumu arayacaktım ki, yine omzumda bir el hissettim. Arkamı dönünce bir polis memuruyla karşılaştım.

KOVBOY KASABASI
"Hanımefendi bakın burada yol ortasında cep telefonuyla konuşuyorsunuz. Şimdi telefonunuzu çarpıp kaçarlar. Zaten ihbar aldık. Biraz önce bir bayanın cüzdanı çalındı. Bir şey değil, hava da karardı, canınıza bile zarar gelir" dedi.
Tabi bu durum üzerine, az önce başıma gelenleri de anlatarak başladım memura söylenmeye, "Burası Alsancak mı, yoksa kovboy kasabası mı? Biraz önce bir beladan kurtuldum, şimdi de siz uyarıyorsunuz. Bu saatte Alsancak'ta güvenle dolaşma imkanı yok mu?"
Bunun üzerine memur bey; "Haklısınız ama yapacak hiçbir şey yok. Biz yakalıyoruz, yasalar serbest bırakıyor. Bize sadece sizleri uyarmak kalıyor. Artık vatandaş kendi kendini kollayacak, dikkatli olacak."
O günden beri yolda yürürken paranoyaklaşıp, sürekli çanta, telefon kontrolü yapıyorum. Anlayacağınız özellikle Alsancak'ta iş başa düşmüş...