Yıllardır fanatik bir Alaçatı hayranıyım. İstanbul sosyetesi keşfetmeden önce de ben Alaçatı'nın ara sokaklarında, eski evlere hayran hayran bakarak,
daracık sokaklardaki avluların mis gibi kokusunu içime çekerek dolaşırdım.
Sabahın erken saatlerinde evden ekmek almak bahanesiyle çıkar, Alaçatı'nın girişine arabayı park eder, uzun sabah yürüyüşlerimi sokak aralarındaki evleri, avluları keşfederek kendi kendime oyun oynayarak yapardım.
SİHİRLİ BİR EL DEĞDİ
Şimdi ise Alaçatı'ya sanki farklı bir sihirli el deydi. Alaçatı yine çok güzel, daha bakımlı, daha cıvıl cıvıl, esnaf daha mutlu. Hala sokaklarında mutlu mutlu dolaşıyorum, yemeğimi yiyor, mis gibi kahve kokan sokaklarda kahvemi içiyorum. Her sezon birbirinden farklı yerler açılıyor. Bir akşam Picante Mexican restoranda, bir akşam Lavanta'da, bir akşam Tuval'de... Canımın çektiği yerde iç rahatlığı ile yemeğimi yiyebiliyorum. Sanki evimde gibiyim. Ortadaki meydan bu sene yeniden düzenlendi. Gizem Cafe'de oturup tüm Alaçatı'ya gireni çıkanı görebiliyorsunuz.
Kemal Paşa Caddesi yine sağlı sollu eski, yeni mekanlara ev sahipliği yapıyor.
Canım sakızlı muhallebi istediğinde Sailors Otel'de oturup mola veriyorum. Kontrast Dekorasyon'un sahibi Gül Yeşilpınar bu yıl Hong Kong'tan çok güzel şeyler getirmiş. Dükkana girince kendimi kaybettim. Gül Hanım'ın tek şikayeti sezon başından beri devam eden elektrik kesintileri; "Hırsızlık olaylarından dolayı ürküyoruz" diyor.
Kontrast Dekorasyon'u geçtikten sonra bir çok takı tasarım mağazaları açılmış. İrish Bistro Alaçatı'da da hizmete girmeye hazırlanıyor. Yılların emektarı İmren Tatlı ve Helva Evi her zamanki yerinde.
Galeri Alaçatı 15-29 Temmuz tarihleri arasında Türkiye'nin ilk çağdaş baskı resim müzesinden 6 büyük ustanın; Bedri Baykam, Süleyman Saim Tekcan, Teoman Germaner, Burhan Doğançay, Adnan Çoku'nun sergisine hazırlanıyor.
Cuma akşamı Meriç Köyatası, Alaçatı Miko Restoran'da yeni şarkılarını söyleyecekti. Afişini görmüştüm. Gidip dinlemeyi çok isterdim, çünkü Meriç Köyatası'nı televizyonda şarkı söylerken gördüğümde gözlerime inanamadım. Önce elinde gitarıyla Kayahan zannettim, yakından bakınca yılların köşe yazarı, haber yorumcusu Köyatası olduğunu gördüm. Demek ki, içindeki cevheri yıllar sonra ortaya çıkaranlardan...
Alaçatı sokakalarında dolaşırken bir an mis gibi bir sabun kokusu aldım. Koku nereden geliyor diye bakınırken uzaktan plastik görüntüsü veren küçük küçük meyvelerin durduğu tezgahı gördüm.
Böylece Edirne Anadolu Meslek Lisesi'nden emekli resim öğretmeni Nesrin Hanım'la tanıştım. Mis gibi kokunun kaynağı meyve görünümündeki sabunlarmış. Bu sanatı 1983 yılında Edirne'de tek usta olan Reşat Usta'dan öğrenmiş. Sabun yoğrularak elle şekil veriliyor.
BURADA YAŞAM VAR
Kesinlikle kalıp kullanılmıyormuş. Oldukça uzun ve zahmetli bir işlevden sonra şekil verilen sabunun kuruması biraz problemliymiş. Daha sonra kök veya gıda boyası ile renklendiriliyor. Cilalama faslından sonra meyve şeklini alan sabunlar sarkıtılarak tekrar kurumaya bırakılıyormuş. Örneğin bir üzüm salkımı 4 YTL. Alaçatı da mis gibi sabun kokusu duyarsanız mutlaka bu tezgaha yaklaşın.