ABD Başkanı Donald Trump, Venezuela ile tırmanan gerilimle ilgili Twitter hesabı üzerinden bir paylaşım yaptı.
Trump, "Maduro, ABD yaptırımları ve petrol gelirlerinin kesilmesinin ardından muhalefetle müzakere etmeye niyetli. Guaido, Venezuela Yüksek Mahkemesi tarafından hedef alınıyor. Bugün kitlesel gösteriler bekleniyor. ABD vatandaşları bir sonraki bildirime kadar Venezuela'ya seyahat etmesinler" ifadelerini kullandı.
Öte yandan Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, Trump'ın Venezuela'da kendini geçici devlet başkanı ilan eden muhalif lider Juan Guaido'yla bir telefon görüşmesi yaptığı belirtildi. Görüşmede Trump ve Guaido, Venezuela'nın istikrara dönmesi için iletişimi sürdürme kararı aldı.
TRUMP'TAN GUAİDOYA "TEBRİK" TELEFONU
Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders, Trump ile Guaido arasındaki telefon görüşmesine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Sanders, açıklamasında, "Başkan Donald Trump, devlet başkanlığını tarihi bir şekilde üstlenmesi dolayısıyla Venezuela'nın geçici devlet başkanı Juan Guaido'yu tebrik etti ve Venezuela halkının demokrasisine sahip çıkma mücadelesine verdiği güçlü desteği yineledi." ifadelerini kullandı.
Guaido'nun da Venezuela'ya verdiği destek dolayısıyla Trump'a teşekkür ettiğini kaydeden Sanders, "Guaido, Venezuela'nın eski diktatörü Maduro'ya karşı geniş protestoların bugün ve cumartesi günü yapılacağını iletti." vurgusu yaptı.
Sanders, Trump ile Guaido'nun düzenli şekilde görüşmeyi sürdürme ve ikili ilişkileri ele alma konusunda mutabık kaldıklarını da bildirdi.
Venezuela’da, kendisini geçici devlet başkanı ilan eden Ulusal Meclis Başkanı Guaido, Trump'ın kendisini telefonla aradığını açıklamış ve "Trump'a, bizim demokratik vazifemize tam desteğini, insani yardım sözünü ve 'devlet başkanlığı' yönetimimizi tanımasını yinelediği telefon görüşmesinden dolayı müteşekkirim." ifadesini kullanmıştı.
ABD ÇEMBERİ DARALTIYOR, MADURO DİRENİYOR
Venezuela'da son bir haftada oldukça hızlı gelişen siyasi krizde seçilmiş Devlet Başkanı Nicolas Maduro, "emperyal güçlerin darbe" girişimine karşı halkı ne pahasına olursa olsun direnmeye çağırırken, Maduro'nun "kukla" dediği muhalif lider Juan Guaido özellikle Batılı ülkelerden aldığı destekle yönetimde iddia ettiği haktan vazgeçmiyor. ABD yönetiminin Maduro'dan "en kısa sürede kurtulmak" istediği, bu amaca ulaşmak için de ekonomik, askeri, siyasi birçok baskı yönteminin seçenekler arasında olduğu anlaşılıyor.
Venezuela'nın bir haftadır dünya gündeminde üst sıralarda yer almasına neden olan olaylar, Devlet Başkanı Maduro'nun mayıs ayında ikinci kez devlet başkanlığı seçimini kazanması ve 10 Ocak'ta yemin ederek göreve başlamasından sonra gelişti.
Muhalefetin kontrolündeki Ulusal Meclisin Başkanı Juan Guaido, Maduro'nun yemin etmesinden iki hafta geçmeden 23 Ocak'ta kendisini "devlet başkanı" ilan etti ve başkanlık yemini etti. Guaido, seçimi ana muhalefetin boykot ettiğini, bu yüzden yüzde 68 oy alsa bile Maduro'nun meşruiyetinin olmadığını iddia ediyordu.
Maduro ise ABD tarafından hazırlanan bir darbeyle karşı karşıya olduğunu belirterek ABD yönetimiyle ilişkileri kestiğini duyurdu. Maduro, başkent Caracas'taki ABD Büyükelçiliğinde görevli diplomatlara ülkeyi terk etmeleri için 72 saat süre verdi. Amerikalı diplomatların bir kısmı bu sürede Venezuela'dan ayrıldı.
ABD yönetimi, çok hızlı şekilde Guaido'yu Venezuela'nın geçici devlet başkanı olarak tanıdığını açıkladı. Kısa sürede ABD'ye, Avustralya, Kanada, Kolombiya, Peru, Ekvador, Paraguay, Brezilya, Şili, Panama, Arjantin, Kosta Rika ve Guatemala gibi ülkeler katıldı. Meksika, Türkiye, Rusya, Küba, Çin ve Bolivya ise Maduro'nun seçilmiş devlet başkanı olarak görevde kalması gerektiğini açıkladı.
ABD yönetimi, tüm dünyaya "tarafınızı seçin" mesajı verirken, Avrupa ülkelerinden Guaido'ya destek, Maduro'ya ise "bırak" çağrıları geldi.
Almanya, İngiltere, Fransa ve İspanya, 26 Ocak'ta Maduro'ya ültimatom vererek 8 gün içinde seçime gidileceğini açıklamazsa Guaido'ya destek vereceklerini açıkladı. Avrupa Birliği de yeniden seçim yapılması çağrısına katıldı.
ABD 'EN KISA SÜREDE' KURTULMAK İSTİYOR
Avrupa ülkelerinin verdiği sürenin dolmasına 3 gün kala Venezuela'yı gelecekte nelerin beklediği sorusu belirsizliğini koruyor. Maduro, "emperyal güçlerin darbe" girişimine karşı halkı ne pahasına olursa olsun direnmeye çağırırken, Maduro'nun "kukla" dediği Guaido özellikle Batılı ülkelerden aldığı destekle yönetimde iddia ettiği haktan vazgeçmiyor.
Bu şartlar altında Venezuela'da durumun nasıl gelişeceğini tahmin etmek oldukça zor görünüyor. Guaido'nun öne çıkarak kendisini devlet başkanı ilan etmesi, Donald Trump yönetiminin bu adımı tanıması, hemen ardından birçok ülkenin de kısa sürede ABD'yi takip etmesi, bütün bunların önceden hazırlanmış ve üzerinde çalışılmış bir eylem planı olduğu izlenimini güçlendiriyor.
Trump yönetiminin Maduro'dan "en kısa sürede kurtulmak" istediği artık açıkça görülüyor. Bu amaca ulaşmak için de ekonomik, askeri ve siyasi birçok baskı yönteminin seçenekler arasında olduğu anlaşılıyor.
ABD, EKONOMİK ÇEMBERİ DARALTIYOR
Washington'ın şu aşamada başvurduğu en göze çarpan yöntem ekonomik çember oluşturmak ve bunu giderek daraltmak. ABD, Venezuela'ya uzun süredir uyguladığı yaptırımlara petrol ticaretini dahil etmiyordu. Ancak Washington'ın son olarak 28 Ocak'ta Venezuelalı petrol şirketleri PDVSA ve Citgo'yu da yaptırım kapsamına alması, Maduro yönetimini ekonomik olarak daha da güç duruma düşürme anlamı taşıyor.
Ekonomi uzmanları, PDVSA'nın nakit parasının önemli bir kısmının ABD bankalarında olduğuna dikkati çekiyor. PDVSA'ya yaptırım hamlesiyle Venezuela'nın nakit akışının ciddi zarar göreceği, 7 milyar dolarlık varlığın bloke edilmesinin beklendiği, gelecek yıl içinse ilk etapta en az 11 milyar dolarlık petrol gelirinin elden gideceği hesaplanıyor.
Maduro'nun etrafındaki çemberi daraltmak isteyen Washington, ABD bankalarında bulunan Venezuela'ya ait hesapların kontrolünü de Guaido'ya vererek Maduro'yu ekonomik olarak iyice sıkıştırmayı amaçlıyor. Önceki Devlet Başkanı Hugo Chavez döneminden gelen sosyal politikaları devam ettiren Maduro'nun ekonomik olarak zor duruma düşeceği, yoksul halka yaptığı yardımların azalmasının Venezuelalı lideri zor durumda bırakabileceği değerlendiriliyor.