MANŞET TURKİYE

KÜRŞAT BAŞAR İLE KİTABINA DAİR KISA BİR SÖYLEYİŞİ


27 Haziran 2019

RÖPORTAJ: AYŞEM KALYONCU

Kürşat Başar’ı şahsen bu kış yakından tanıma fırsatım oldu. Selda Güleç’in SG İmalathanesinde yaptığımız etkinliklerde Kürşat Başar hep konuk konuşmacı olduğundan dolayı televizyon programlarındaki Kürşat Başar sofralarını tatma ve böylece sohbetlerine katılma fırsatımız oldu.

AYŞEM KALYONCU

Kürşat dönem dönem yaptığın farklı işlerle ön plana çıkıyorsun.. Müzik, kitap derken masa başı sohbetlerine yavaş yavaş geri mi dönüyorsun?KÜRŞAT BAŞAR:Biz bu TV sohbetlerini yaparken kendi içimizde de epeyce tartıştık aslında. Hatta bir çok insan, ‘yemek yerken sohbet.. Ayıp olur’ dediler. Biz de deneyelim ve görelim dedik.. Böylece Türkiye’de aslında çok önemli olan ve televizyona hiç yansımayan entelektüel birikimin de yansıtılmasını sağladık.. Zaten benim benim yapmak istediğim şey de buydu.….

AYŞEM KALYONCU

Ülkemizin ekonomik durumunu da göz önünde bulundurursak, programlarına kanallarda ara vermek zorunda kaldın. Bu durum seni üzüyor mu?KÜRŞAT BAŞAR:Hayır üzülmüyorum. Benim hayatta bir tavrım var ve tüm yaptığım işlerde bunu gösteriyorum. Yani, ben neysem onu yapmaya çalışıyorum. Örneğin şimdi Selda’nın SG imalathanesinde Kürşat Başar sofraları yapıyoruz. Ve çok keyifli geçiyor. İlla ki kameralar önünde olmak zorunda değiliz. Şu an bir çok şehirden bu sohbetli yemek programlarını yapmam için teklif geliyor. Yani ben bir yerde işime devam ediyorum.

AYŞEM KALYONCU

Peki niye hep buruk, kırık, zor elde edilen bir aşk hikayesi ya da yasak bir aşkın öyküsü? Bunların anlatımı daha mı keyif veriyor sana? Ya da herkesin böylesi bir öyküsü vardır, diyerek duyguyu oradan mı yakalıyorsun?

KÜRŞAT BAŞAR:

Aslında benim yazdığım tarz, biraz daha felsefi.. Bir hayatı felsefi yazıyorum. Asla bir olayın takibi, sonunda ne olacak, kahramanlarının başlarına ne gelecek türünde bir roman değil. Benimki, duygu ve düşüncelerin anlatıldığı, insanların iç hesaplaşmalarını, psikolojilerinin yansıtıldığı bir tarz. Ve ben bunları anlatırken hayata dair düşünceleri daha yoğun olarak aktarabiliyorum… Bugüne kadar içimden ne geçtiyse onu yazdım, ama bir aşk hikayesinin yazıya dönüşmesi filme dönüşmesi ya da sizi etkilemesi için genellikle ya ulaşılamayan ya yarım kalan, hüsrana uğramış ya da yasak bir aşk olması gerekir…. Erenlere sormuşlar, ‘Aşk nedir?’ Erenler de ‘adam kızı sever, kavuşamaz, aşk olur’ demiş. Ama bunun arka planında, insan ilişkisi, dostluklar, yalnızlık, ölüm… Bak benim kitabımda ölüm teması da sıkça işlenir, ama çok dikkat çekmiyor yani kitaplarımda aşk kadar pek çok duygu, hesaplaşma, aile ilişkileri de var ama aşk hikayesi daha etkili oluyor.

AYŞEM KALYONCU

Pek çok kişinin ortak düşüncesi ‘Kürşat Başar gibi kadın ruhundan anlayan erkek var mı? Nedir bu? Çok mu annelerle, teyzelerle büyüdün, kadınları çok mu iyi tanıyabildin ki onları iyi anlayabiliyorsun?KÜRŞAT BAŞAR:Yani bu aslında bana size geldiği kadar çok acayip gelmiyor…. Aslında kendi adıma çok da emin değilim böyle mi? değil mi? Ama şöyle düşünürsek, ben kendimi bildim bileli kadınlarla beraberim.

AYŞEM KALYONCU

Peki kadınların sana bu zafiyetleri nereden kaynaklanıyor? Kadın ruhundan Kürşat Başar kadar iyi anlayan bir erkek yok, efsanesi ortalıkta geziniyor.

KÜRŞAT BAŞAR

Bak sen kendini karşıdan o kadar iyi göremezsin ama ben seni karşıdan görüyorum, sana uzaktan bakabiliyorum ya da seninle ilgili bir şey düşünebiliyorum. Başucumda Müzik’de çok yaşlı birinin gözünden, üstelik benim yaşamadığım dönemdeki gençliğini anlatıyorum. O, çok daha zor aslında bir kadını anlatmaktan ….

AYŞEM KALYONCU

Kürşat, diyelim ki sen bir restorandasın karşıdan da fevkalade güzel bir kadın geliyor…Yaklaştı ve fark ettin ki, dekoltesinde kötü bir dövme, elbisesinde lekeler var ,ojelerinin bir kısmı çıkmış ,ama çok güzel…

KÜRŞAT BAŞAR:

Valla ben biraz fazlaca dikkatliyim,hatta bazen kız arkadaşlarım ‘pes yani bunu da mı gördün’ derler… böyle dediğin gibi birisi içeri girse ben O’nu öyle seyretmem.. Öyle bir huyum yoktur.. Ama bakacak olursam da, detayları çok iyi görürüm ve kendime göre bazı zevklerim vardır; tutucuyumdur aslında… Benim için sade ve kendisine neyin yakıştığını bilen biri önemlidir..

AYŞEM KALYONCU

Seni ne zaman görsem tiril tiril ve çok şıksın.KÜRŞAT BAŞAR:Eşyalara bağımlılığım yoktur. Ama ayakkabılarım hep aynı tiptir. Hatta arkadaşlarım ,gidip yine aynısından mı aldın derler.. Gömlek içine beyaz t-shirt giyerim.. üzerimde yazın bile gömlek vardır.. Hele şort giyen erkekler bana çok absürt geliyor, hala alışamadım buna..

AYŞEM KALYONCU

Gelelim “Aklımda hep sen “ isimli taze çıkmış yeni romanına. Şahsen ben heyecanla bekliyordum. Bu kitabın da yine en iyi yaptığın şeyi yapmışsın. İnsanın hayat boyu içinde kalmak isteyeceği gerçek aşkın hikayesini anlatmışsın. İlişkilere doğru yeni sorular sormuşsun. Bu kitap da Ebru’nun serüvenleri var.

KÜRŞAT BAŞAR
Birinin hayat boyu hep yanınızda kalacağını zannediyorsunuz. Ama o ise bir akşam üstü elinde bavulu ile hem evden hem de hayatınızdan bir anda çıkıp gidebiliyor. Deli gibi aşık olmuşsunuz ve birden ortadan yok olmuş.

AYŞEM KALYONCU

Kitabının daha derinlerine girmeden okuyucuları merakta bırakmakta fayda var. Ben bir solukta okudum ve hala etkisinden kurtulabilmiş değilim. Yüreğine, kadınları çok iyi anlamana, kalemine sağlık. Bu kısa röportaj için vakit ayırdın.Çok teşekkür ederim. Kaynak: Kürşat Başar ile kitabına dair kısa bir söyleşi