Bir yıldan bu yana eş durumundan neredeyse ayın yarısını İzmir"de yarısını İstanbul"da geçiriyorum.Almanya"da yaşayan bir arkadaşım dün bana İstanbul ile ilgili bir mail atmış.Yazılanlara sonuna kadar katıldığımı sizlere dip not düşerek ,yazıyı aynen sizlere aktarmak istiyorum.
Canım İstanbul , güzelim Boğaz manzaran olmasa inan hiç çekilmezsin
2010 Avrupa kültür başkenti seçilen İstanbul için 'kültür başkenti
İstanbul Avrupalı bile değil' diyen İngiliz GQ dergisinden A. A Gill
bakınız daha neler demiş;
Şehirde cazdan metale ve alaturkaya kadar her türlü müziğin
dinlenebileceği barlar var. Kentin en ünlü gece kulübü ise Reina.
Yüksek sınıf bir eğlence mekanı olan Reina'ya ulaşmak bir kabus!
Türkler inanılmaz bir saldırganlıkla araba kullanıyor ve özellikle bu
mekanın bulunduğu hatta trafik insanı çileden çıkarıyor.
Reina'nın kapısında ilginizi ilk çeken şey; çift taraflı park etmiş
Mercedesler ve sinirli bodyguardlar oluyor. İçeri girerken üzeriniz
aranıyor. Bunun nedeni olası bir El Kaide saldırısından çekinilmesi
değil, Türk erkeklerinin silaha olan merakı. Geçmişten gelen 'at,
avrat ve silah' tutkularından vazgeçemeyen Türk erkeklerinin çoğu
silahla dolaşıyor ve onlara karşı dikkatli olunması gerekiyor.
Müthiş bir manzaraya sahip olan Reina'da her türlü içki bulunuyor.
Mekanda eğlenen Türk erkekleri Rus bodyguard'lara benziyor. Kadınlar
ise sarışın, mini etekli, etine dolgun ve erkekleri tahrik etmek için
mutlaka göğüs dekoltesi veriyor! Kadınlar dansöz gibi kıvırıyor.
Erkeklerse bir metronun içinde tek elleriyle demire tutunmuş
bilinçsizce sağa sola sallanan tipler gibi...
İnsanlar gece boyunca eğlenir gibi yapıp, aslında birbirini kesip
sevgili arıyor. Reina'daki şişko erkeklerin yanlarındaki kadınlar için
fahiş fiyatlara şampanya patlatması tam bir Ortadoğululuk göstergesi.
Türk erkeklerinin hepsi birer John Travolta. Sık sık tuvalete gidip
saçlarını ıslatıyorlar, gömleklerinin bir düğmesi açık dolaşıyorlar ve
etrafa vurucu bakışlar atıyorlar. Bu halleriyle çok gülünçler.
İstanbul öyle bir kent ki, her yer güvenli ama insanları güvenilirdeğil!
Sokaklarda türbanlı hatta kara çarşaflı kadınlarla
transeksüeller birlikte yürüyor. Bazı restoranları New York'unkilerle
yarışacak düzeyde ama Ortaçağ'dan kalma karanlık köşeler de var.
Kentte birçok cami var. Bunlar arasında belki de en görkemlisi Sultan
Ahmet Camii. Dışarıdan gerçekten harika ama içerisi buram buram ayak
kokuyor! Temizlikleriyle övünen Müslümanlar Allah'ın karşısına galiba
ayaklarını yıkamadan çıkıyor! Orayı gören her turist böyle düşünüyor.
Gill, yazısında Türkiye'nin bugüne kadar AB'ye girebilmek için boş
yere alay konusu olduğunu da belirtmiş: 'Türkler kendilerine 'Midnight
Express' filminin hatırlatılmasından nefret etseler de Türkiye
okumamış gençleri, Kürt terörü ve çingeneleriyle Avrupa'nın içinde bir
işçi sınıfı olarak kalmaya mahkum