Biliyorsunuz ki bir tarihimiz var. Yıllar önce bizler nasıl Osmanlı’nın sonunu ve ardından Cumhuriyet’in kuruluşunu tarih kitaplarından okumuşsak,30-40 yıl sonra Türkiye’nin yaşadığı bu günlerde tarih olacak. Dolayısı ile bizlerde tarih olacak ve o sayfalarda yerlerimizi alacağız..
Bizler diyorum, çünkü Türkiye’nin içinden geçtiği bu tarihi süreçten Türk vatandaşları olarak bizlerde sorumluyuz.
30-40 yıl sonra tarihimiz okunurken ister istemez bizlerde o günkü şartlarda bugün yaptıklarımız hakkında irdeleneceğiz.
Sandığa giderken oy verenler bizler değil miyiz?
Demokrasi adı altında kendi seçimlerimizi kendimiz yapmıyor muyuz?
Peki geleceğimiz bizi bu seçimlerimizden dolayı yargılamayacak mı?
Yargılarken iyi mi ,kötü mü yargılayacak?
Bizler hain mi ,yoksa vatansever mi ilan edileceğiz?
Sevgili okuyucular, sevgili Türk vatandaşları unutmayalım ki tarih yazacağız ,tarih…!
Özellikle 29 Mart 2009 yerel seçimleri ile son derece ilginç bir tarih yazacağız.
Sorarım sizlere, önemli olan bugün ağzından çıkanı kulağının duymaması mıdır, yoksa ağzından çıkanların 30 yıl sonra kulaklara nasıl geleceği midir?
Bakın tarihe 29 Mart 2009 seçimleri söz konusu olunca kimler , nasıl geçecek?
- Bağdat’a giderken uçakta gazetecilerin de sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Gül, Kuzey Irak yönetiminden ilk defa “Kürdistan bölgesel yönetimi” olarak bahsetti.
- Başbakan Erdoğan partisinin Bolu ve Düzce’de düzenlediği mitinglerde konuştu: Tutturmuş, televizyon da televizyon... Ben de diyorum ki, Sayın Baykal, ’Senin Çarkıfelek’te, Televole’de iyi arkadaşların var. Çık onlarla beraber şov yap. Eğer haberim olursa ben de izlerim. Demokratik şovu benim milletim yapacak. Ne zaman, pazar günü yapacak. Ama şu şovu da Sayın Baykal sen izle. 22 Temmuz’da üç gün kayboldun. Seni bulmak için kayıp ilanı verildi. Bu defa kaybolma.
-Baykal, Bilecik’te Başbakan Erdoğan’a yüklendi ; Dedim ki, ’Arkamdan konuşup durma gel beraber televizyona çıkalım. Çıkmıyor. O zaman başka bir teklifim var. Meclis’te 550 milletvekili var. Bu vekille dokunmayalım. Sadece ikisine Deniz Baykal ve Recep Tayip Erdoğan’ın dokunulmazlıklarını kaldırarak mahkemede hesap verme şansı tanıyalım. Gel ikimizin dokunulmazlığı kaldırılsın. Gel dokunulmazlığından ikimizde arınalım. Yargının karşısına birlikte çıkalım. Buna var mısın. Peki niye bir başbakana kaçmak yakışır mı?”
-MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Konya’da düzenlediği mitingte konuştu; ’Bunlar kafatasçılar’ diyor. MHP’yi kafatascı olarak nasıl edepsizce suçlarsın? Böyle edepsiz bir itftirada nasıl bulunursun? MHP kafatasını ölçmeye başlamış olsaydı senin Tükiye’de Başbakan olma şansın var mıydı?
-SAADET Partisi’nin İstanbul Mitingi’ne katılarak yaklaşan yerel seçimler öncesinde adeta siyasete dönen Necmettin Erbakan, AKP’ye yönelik eleştirilerinin dozajını artırdı; “Bizim bu evlatlarımız işin farkında değil, Türkiye’yi büyük bir tehlikeye doğru sürüklüyorlar” dedi.