Sevgili okuyucular Ramazan ayı adına bugün biraz tebessüm edelim . Bu nedenle sizlerle arkadaşımın bana ilettiği ve zevkle okuduğum bir iletiyi paylaşmak istiyorum.
Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az
Herkese hayırlı ramazanlar
;
Yıllar öncesinde gazetecilik yaptığım dönemlerde yurtdışında da bulunmuştum. Almanya'da tanıştığım Arap bir arkadasım olmuştu, Ürdünlü Saddık..Ortak dilimiz Almanca idi.
O Türkçe bilmiyor, ben Arapça bilmiyordum.
Ülkemize geldiğinde bir Antalya dönüşü bir petrol istasyonunda dinlenirken 'Bugün Cuma ben camiye gideceğim' dedi. Oğlum, arabım ben sana nerden cami bulayım? derken orada çalısanlardan biri yakında bir köy olduğunu yetişebilecegimizi söyledi. Hemen gittik abdest alıp camiye girdik.
Yaz ayları olduğu için köylü tarlada orda-burda olduğundan camide 5-6 kişi var. İmam cemaate dönmüş kuran okuyor, Arabın yanında bir ihtiyar bastonunu yanına uzatmış hocayı dinliyor, bu arada huşu içinde sallanarak gözyaşı döküyordu. Bu durum Saddık'in dikkatini çekti. Gerçi hocanın sesi müthişti. Koyun gibi dinlesek de o sesten etkilenmemek mümkün değildi.
Arap okunanı anladığından yanındaki ihtiyarin ağlamasına bir anlam verememiş olacak ki hınzırca gülümsedi ve olumsuz anlamda kafasını sallayınca, ben; 'Was machts du?' dedim. Yani, napıyorsun anlamında. Sesim biraz duyulur gibi olunca camideki kafalar bize döndü.Biz hocayi dinlemeye devam ettik, bu arada cemaat 20 kişi kadar oldu.
Çok geçmedi Arap öylesine bir kahkaha koyverdi ki camide ben bile kızdım.İbadet yerinde gülmenin ne kadar ayıp ya da günah olduğu öğretildiğinden o hırsla Saddık'a Almanca verdim veriştirdim.
Vay, sen misin camide Almanca konusan!.. Ağlayan ihtiyar yanında duran bastonunu kaptığı gibi Saddık'ın kafasına geçirdi .Baston ortadan bölündü. Elinde kalanıyla Saddık'a vurmaya devam ederken 'Camiyi gâvurlar bastı' diye bağırıyordu bir yandan.
Eh! diğer müslümanlar durur mu?
Allah aşkına diyen ,takunyayı kaptığı gibi ikimize birden hücum ettiler. Arabamıza binip köyün dışına çıkasıya kadar aynalı bir sopa yedik köylülerden. Üstelik arabanın da ne camı kaldı, ne çerçevesi.. Araba da bizim gibi nasibini aldı, yamuldu..
Köyün dışına çıktığımızda sinirimden Saddık'ı bir posta da ben döveceğim de hâlâ gülmesi yok mu beni iyice tav etmisti. Neden güldügünü sordum.
'Sen' dedi, 'Hocanın ne okuduğunu biliyor musun?'
'Bilmiyorum' dedim. '
"Peki, Nisa nedir onu biliyor musun? dedi,
yine 'Hayir' dedim.
'Nisa, kadın demektir Arapça'da' dedi. 'Hoca, Nisa Suresi'nin kadınların aybaşı dönemi ve o dönemde cinsel ilişkiye girmemelerini, temiz olmalarını filan okuyordu. Bunda ağlayacak ne var?' dedi.
Dogrusu hakliydi.
|