Ne yazık ki yatak odasında televizyon seyredenlerdenim. Televizyon neredeyse bütün dünyamıza hakim olduğu gibi ,gecelerimize ,sabahlarımıza da hakim olmuş durumda. Gece göz kapaklarıma hakim olamadığım saatlere kadar televizyon kanalları arasında gidip,gidip geliyorum.
Seyredecek bir şey olsa içim yanmayacak. Genellikle tartışma programlarına ya da haber kanallarına takılıp kalıyorum. Hani belki yüzümüzü güldürecek, biraz tebessüm etmemize sebep olacak bir haber alırız umuduyla…Ama neredeee…?
Geçtiğimiz sabah alışkanlıkla gözümü açar açmaz televizyonu açtım. Bu arada şunu da belirtmek istiyorum, uyurken dünya battı mı, ya da yeni bir felaket olmuş mudur , düşüncesi hayatımızın neredeyse dayanılmaz bir parçası olduğundan gözlerimi artık umut veya coşkuyla değil, korkuyla, merakla yeni bir güne açar oldum.
Gecelerden birinde gözümü kaparken Türkiye’de bir yerlerde “Ergenokan” adı altında araziler kazılıyor, silahlar ortaya çıkarılıyordu, açtığımda ise Bostancı’da çatışma vardı.Bir polis şehit olmuş, bir sürü de yaralı…
Yine bir gün Türkiye’de 70 milyon değil 70 bin kişi dinleniyormuş sözleri ile gözümü kapattım, açtığımda ise kredi kartı borcu mağdurlarının sözleri ile ekonomik krizin bizi teğet değil de tam ortamızdan delip geçtiğini bir kez daha anladım.
Yine bir gün , Obama “ soykırım” dedi mi, demedi mi , Obama açıklamasında Müslümanların kaybını göz ardı etmiş ,Ermeni tezini benimsemiş konusu tartışılırken gözümü kapattım, açtığımda ‘domuz gribi’ adı altında ki bir virüsten Meksika da 103 kişi ölmüştü. Küresel ekonomik krize, bir de küresel domuz gribi eklenmişti.
Ve yine birgün gözümü açtım Baykal ; “Azeriler bilmeli ki AKP iktidarı bugün var, yarın yok” diyor, başbakan adına Azerbaycan’dan özür diliyordu , kapatırken İstanbul Emniyet Müdürü ,sabahları beni son derece rahatsız eden programlar yapan Müge Anlı’ya teşekkür ediyordu.
Gelin ben size bugün halimizi en güzel şekilde özetleyecek bir fıkra anlatayım da bu kadar negatiflik içinde positiflik ne kadar olurmuş öğrenelim.
Pozitif bahçıvan!
Memleketimizde iyimserler kötümserlere kızınca "Hiç mi pozitif bir şey
yok bu memlekette birader" diye çıkışırlar. İşte size pozitif bir
bahçıvan...
Seyahatten dönen ev sahibi havaalanından bahçıvanına telefon açmış,
konuşuyorlar:
- Nasıl, her şey yolunda mı?
- Yolunda... Küreğin sapı kırıldı, şu anda onu tamir ediyordum.
- Neden kırıldı?
- Köpeğinize mezar kazarken zorlamışım, ondan kırıldı.
- Nee! Köpeğim mi öldü?
- Maalesef havuza düştü?
- Benim köpeğim çok iyi yüzerdi; havuzda nasıl ölür?
- Havuzun suyu boşalmıştı, atlayınca betona çakıldı.
- Havuzu yeni doldurtmuştuk, neden boşalttınız?
- İtfaiyeciler evdeki yangını söndürürken ilave suya ihtiyaç duydular.
- Neee evde yangın mı çıktı?
- Evet efendim. Annenizin vefatı dolayısıyla taziyeye gelenlerden biri
yanık sigara bırakmış.
- Annem mi öldü? Yahu kadın daha iki hafta önce sapasağlamdı?
- Haklısınız da... Yatak odanızda karınızla en yakın arkadaşınızı aynı
yatakta görünce kalbine inmiş.
- Yahu hiç pozitif bir haber yok mu adam sende?
- Var efendim... Geçen gün siz AIDS testi yaptırmıştınız ya... Sonucu
geldi, pozitif...