İNTERNET HABER

Parti devleti olma yolunda atılan adımlar...


07 Aralık 2008

 

Yanlış hatırlamıyorsam bundan tam iki yıl önce 2007 yılı başıydı…Uşak CHP milletvekili aynı zamanda AB Uyum Komisyonu ve Türkiye - AB  Karma Parlamento Komisyonu Üyesi Osman Coşkunoğlu  ile sohbet ediyorduk . O dönemde Coşkunoğlu  son derece karamsar bir tablo çizmiş ve şunları söylemişti ;  "2007 demokrasinin sınandığı çok çetin bir yıl olacak .Ülkenin 3 önemli sorunu vardı. Yoksulluk, yolsuzluk ve dış politika. Bunlara şimdi bir de rejim tartışması eklendi.

 Cumhurbaşkanından, Futbol Federasyonu başkanına, bütün yargı organlarından üniversite rektörlerine, TUBİTAK başkanınından, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu genel başkanına kadar inanılmaz bir şekilde herkesi ele geçirme hevesindeler. Bu kadrolaşma değil, "Parti Devleti" kurmak demektir.”

 

Bu konuşmanın üzerinden tam iki yıl geçti …Dün Osman Coşkunoğlu bana iki yıl önceki endişelerini kanıtlayan bazı olayları  ve görevlendirmeleri aktardı ;

- Uşak İl Kültür ve Turizm Müdürü’nün (Şerif Arıtürk) eşi (Gülderen Arıtürk) şu an Uşak AKP İl Kadın Kolu Başkanı .

- Uşak İl Çevre ve Orman Müdürü’nün (Ramazan Toker) eşi (Türkan Toker)  şu an Uşak AKP İl Kadın Kolu Yönetim Kurulu Üyesi.

Her ikisi de 27 Nisan 2008 tarihinde yapılan 2. Olağan Kadın Kolları Kongresi’nde seçilmişler .Kaynak olarak internetnetten ( )adresine bakabilirsiniz.

- AKP’li Uşak Belediye Başkanı’nın (Mesut Apaydın) eşi (Ayşe Apaydın)  şu an Sosyal Güvenlik Kurumu Uşak İl Müdür Yardımcısı.(Avukat Ayşe Apaydın, yine 2008 başlarında getirildiği bu görevde, SGK’nin icra ve alacaklarından sorumlu il müdür yardımcısı)

 

Tüm bu görevlendirmelerden duyduğu endişeyi dile getiren Osman Coşkunoğlu şöyle devam ediyor;  “ İçinde bulunduğumuz yıl arka arkaya olan bu gelişmelerden hemen sonra Uşak Valisi Kayhan Kavvas’a bu durumu etik bulmadığımı, devlet ile partinin bu kadar iç içe olmasının aşikar sakıncalarını ifade ettim. Kendisi “etik sorun var ama yasal sorun yok” diyerek, durumu değiştirmek için herhangi bir girişimde bulunamayacağını belirtmiş oldu. Arkasından, eşleri AKP Kadın Kolları yönetimine seçilmiş iki il müdürünü telefonla aradım ve ayni ifadelerde bulundum. Onlar da herhangi bir rahatsızlık içerisinde olmadıklarını belirttiler. Son olarak, birinci sıradan seçilmiş AKP milletvekili Mustafa Çetin ile konuştum, o da sakıncalı bir durum görmediğini söyledi.

 

Yukarıdaki kişilerin hiçbirini kişisel olarak hedef almıyorum. Fakat, Mussolini İtalyasını, Hitler Almanyasını, Sovyetler dönemi doğu blokunu hatırlatan bu durumu, devlet ile partinin böylesine iç içe olmasını, parti devleti yönünde gidişin adımları olarak görüyor, kabul edilmez buluyorum.  Yukarıda anlattığım gibi, kamu oyuna başvurmadan önce gereken her girişimi yaptım. Yapılacak tek bir şey kaldı: ‘Toplum baskısı. Bunun için de medyanın konuyu ele alması gerekir ‘diye düşünüyorum. Yukarıdaki parti-devlet ilişkisi sadece Uşak'a özgü bir durum da değil. Çeşitli illerimizde yer yer olmaya başladı ve dur denmesi gerekiyor. “

Evet , birileri bu gidişata dur demeli , ama kim?

Benim vatandaş olarak tek bildiğim geçerli yol sandık…