GEÇTİĞİMİZ günlerde yazmış olduğum “Nikahsız Eş” başlıklı yazıma o kadar çok yorum geldi ki, keşke yerim müsait olsa da sizlerle paylaşabilsem. Hatırlarsanız yazımda;” Yargıtay 7. Ceza Dairesi, imam nikahlı kadını darp eden kocasının beraat hükmünü bozmuş. Kararda, nikahsız birliktelik yaşayan çiftin, yasalarda aileye tanınan haklardan yararlanması gerektiğine dikkat çekilmiş.” demiştim.
Yani bu karar örnek teşkil edecekse; Erkeğin nikahlı eşi de olsa diğer kadın birlikte yaşadıklarını ispat ederse erkeğin vefatından sonra her türlü hakka nikahlı eşi kadar sahip olabilecek.
Diğer taraftan köylerde, doğu ve güneydoğuda yaşayan kadınlarımız değil nikah yüzü görmek, erkek üç, dört kadın birden alıp sadece imam nikahı yaptığından dolayı, bu karar onlar için son derece umut verici.
Anlaşılacağı üzere kadınlarımız yine iki arada bir derede, ucu nereye vardığı belli olmayan kararlar ile köşeye sıkıştırılmış durumda. Bu yazımı detaylı okuyan bayan okurlardan gelen e-mailler, yorumlar konunun ne kadar güncel ve vahim olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Bilmeden öyle bir yaraya parmak basmışım ki, neredeyse 10 kadından 5 tanesi aynı durumda olduklarını dile getirerek, çare olarak nereye başvurmaları gerektiğini soruyorlar.
Eşitsizlik, adaletsizlik, yoksunluk, baskı, sosyal güvencesizlik ne yazık ki Türk kadının içinde bulunduğu acı reçeteyi ortaya koyuyor. Türkiye’de 15 yaş üstü 50 milyon 772 kişi bulunmaktadır. (2008 TÜİK) ve bu nüfusun 25. milyon 865 bini kadındır.
TUİK 2008 ortalamasına göre % 24,5 olan kadının istihdama katılım oranı 2009 yılının ilk üç ayında %23, 5’e düşmüştür. Bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışan erkeklerde bu oran %36.1 iken kadınlarda %54.1’e yükselmektedir.
Türkiye’de kadınların aynı zamanda ücretsiz aile işcisi ,sosyal hizmet görevlisi olduğunu da unutmamak lazım. Yani aile içi bakım hizmetleri kadınların omuzlarına ücretsiz aile emeği olarak yüklenmiştir.İşgücüne dahil olmayan kadınların %65.1’i istihdam dışında olmalarına gerekçe olarak ev işlerini, evde yapmakta oldukları bakım hizmetlerini ve destek politikaları olmayışını göstermiş. (2009 Şubat TÜİK verileri temel alınmıştır).
Kısaca özetlemek gerekirse, tüm bu veriler kadın yoksulluğunun kırmızı alarm vermekte olduğunun açık kanıtıdır. Çalışmayan kadının Türkiye de, Yargıtay 7. dairesinin kararını da göz önüne alırsak, hem eş, hem de devlet tarafından hiçbir güvencesi yoktur.
Burada tek bir çözüm vardır. Kadına bakım hizmetleri konusu büyük bir hızla öncelikli politika haline getirilmelidir.
Yoksa Yargıtay 7.Ceza Dairesi’nin aldığı karara benzer içinden çıkılması mümkün olmayan kararlar ile özellikle çalışmayan, hiçbir güvencesi olmayan kadınlarımızı daha da güç durumda kalacaklardır.