Sevgili Türkiye Cumhuriyeti üzerinde yaşayan ve beni okuyan bayanlara duyuruyorum ki ; Erkekler üzerinde doğum kontrol ,yani testosteron iğnesi test edilmiş ve onaylanmış. Daily Mail gazetesinin haberine göre, 1000 kadar erkek üzerinde yapılan araştırmada, iki yıllık süre içinde iğneyi kullanan her 100 erkekten sadece birinin eşi gebe kalmış.
Hiçbir doğum kontrol yönteminin yüzde 100 etkili olmadığını hatırlatan araştırmacılar bunun çok başarılı bir sonuç olduğunu belirtiyorlarmış.
Pekin'deki Ulusal Aile Planlaması Araştırma merkezinin araştırmasında, yöntemin yan etkisinin bulunmadığı ve sperm sayısının iğneyi bıraktıktan 4 ila 6 ay sonra eski haline geldiği anlatılmış.
Aylık 500 miligram verilen testosteron iğnesi, FSH ve LH olarak bilinen düzenleyici beyin kimyasalının seviyesini azaltıyor. Bu da sperm üretimini engelliyormuş.
Şimdi gelelim bütün bunları neden anlattığıma. Bizim gibi ataerkil aile yapısına sahip toplumda bir erkeğe , kadın nasıl “ Benden artık buraya kadar. Sen korun. Git testosteron iğnesi ol. “ diyebilir ?
Hele hele bir de Başbakan en az üç çocuk doğurun demişse…
İşte burada iş yeni Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanımıza Selma Aliye Kavaf’a düşüyor.
Öncelikle yeni bakanımız tanıyalım . Denizli Milletvekili Selma Aliye Kavaf, AKP MYK üyeliğine girdikten sonra partinin kadın kolları genel başkanlığını yürüttü.
22 Temmuz seçimlerinde Denizli'den 2. sırada şehrin 'ilk kadın milletvekili' seçildi. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türkoloji bölümü mezunu. Aynı zamanda Anadolu'nun birçok kentinde öğretmenlik yapmış olan Kavaf, Türk kadının o bölgelerde ki sorunlarını bizzat biliyor.
Çağımızın en büyük problemlerinden biri olan aile planlaması üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Ülkemizde de bu konu hakkında bir çok çalışmalar yapılmakta, eğitim ve konferanslar verilmektedir.
Öncelikle şunu hatırlatmak istiyorum ;Aile planlaması ailelerdeki kişi sayısının sınırlandırma anlamını taşımaz.
Amaç; anne ve doğacak çocukların sağlıklı olması ve çocuk sahibi olmak istendiğinde gebeliğin oluşmasıdır. Çünkü iki yıldan az aralıklarla yapılan doğumlar annenin vücut sağlığını önemli ölçüde bozmakta, gebelik sırasında riskleri artırmakta, hatta ara vermeden arka arkaya yapılan doğumlar anne ölümlerine neden olmaktadır.
Fakat ülkemizde ne yazık ki aile planlamasını planlamak Başbakanın “en az 3 çocuk doğurun” sözleri ile daha da zor hale gelmiştir. Allahtan ki ekonomik kriz ortalığı kasıp kavuruyor. Bu nedenle kimsenin çocuk doğuracak hali kalmadı.
Konumuza dönecek olursak, doğurgan yaştaki kadın nüfusunun yaklaşık yarısı doğum kontrolü kullanmakla birlikte bu oran ülkeler arası gelişmişlik düzeyine paralel olarak büyük farklılıklar göstermektedir. Örneğin ABD’de %68’e kadar yükselmekte, Nijerya’da ise %5’e düşmektedir.
Sayın Bakanımızdan ricam bu sorumluluğu kadınlar kadar erkeklerinde paylaşması gerektiğini bütün Türkiye Cumhuriyeti erkeklerine anlatılmasını sağlaması. Bu yöntem sayesinde kadınlar üzerinden yük büyük ölçüde kalkmış olacaktır.
Çünkü Türk erkeği malum…
En moderni bile böyle bir yöntem karşısında erkeklik taslayacaktır.