Bir süredir, “29 Mart yerel seçimlerinden sonra bir genel seçim olur mu?” soruları kulaktan kulağa dolaşmakta.
KARSAN fabrikasında Renault Trucks'ın üretime başlaması nedeniyle yapılan törende konuşma yapan ve uluslararası küresel yatırımın önemine dikkat çeken Erdoğan, bir ülkede siyasi istikrar yoksa, yatırımcının, girişimcinin o ülkede yatırım yapmadığını söyledi.
Erdoğan ''Veyahut da o yatırımı kenara çekiyor, sakıncalı olarak değerlendiriyor. İlk defa biz 4 yıl 8 ay iktidarda kaldık. Güven var, istikrar var. Ülkemizde yatırım yapan girişimci, güveni ve istikrarı satın alıyor. Şu anda yine parlamentoda yüzde 63-64 ile temsil ediliyoruz. Hala birileri şunu karıştırıyor. Bunu söylemek zorundayım. O da nedir? 'Şu yerel seçimlerden sonra Türkiye hemen erken seçime gider mi?' Çirkin bir yaklaşım. Bir defa şuna alışacaksınız. Demokrasi, halkın verdiği yetkiyi, halkın o verdiği tarihten evvel almamaktır. 5 yıllığına getirdiyse, 5 yıl buna muhalefetin katlanma zorunluluğu var. Eğer hükümet erken seçim kararı alacaksa, hükümeti acze düşmüşse, acze düşenler alır. Ama böyle bir sıkıntı yoksa, erken seçim çığırtkanlığı yapmak o ülkenin lehine değil, o kişilerin de lehine değil ve bu ülkeye, çok açık söylüyorum ihanettir" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın yukarıda ki konuşmasının içinden önce “ülkemizde yatırım yapan girişimci, güveni ve istikrarı satın alıyor.” cümlesini cımbızla çekip almak istiyorum.
Başbakan acaba hala hangi istikrar ve güvenden bahsediyor?
IMF reçetesini uygulamak istikrar mıydı?
Reçete bitince ortaya çıkan ekonomik kriz de mi istikrar ?
Gelelim güven meselesine…
Vatandaş kendine iş değil aş ve para dağıtan hükümete artık zerre kadar güvenmiyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçenlerde Eskişehir'de yaptığı bir konuşma da kredi kartı borçlularının 'mağdur' olarak tanımlanmasına tepki gösterdi. Erdoğan 'Kusura bakmasınlar kredi kartının mağduru olmaz. Kredi kartı sebebiyle borçlananlar olur. Onlara da dürüst gözüyle bakmam. Fazlasını kullanma. Bunları bağışlayın, diyorlar Alın teriyle kazananın hakkı ne olacak' demişti.
Uzmanlar, kredi kartı kullanımının yüzde 70'lik kısmının süpermarketlerde gerçekleştiğine dikkat çekerek 'Halkımız kredi kartını gıda ve giyim için kullanıyor. Maaşını alamayan, geç alan ya da işsiz kalan biri aç kalmamak için kredi kartıyla gıda alışverişi yapıyor. Maaşı da geç aldıkları ya da eksik aldıkları için ödemekte zorluk çekiyor' diyor.
Ortak görüş: Faizler düşerse herkes borcunu öder!
Yani kredi kartı mağduru insanlara “dürüst” değiller demek, halka yapılacak en büyük güvensizlik ve haksızlıktır.
Şimdi dönelim erken seçim konusuna. Burada bence iş MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye düşüyor. Çünkü Bahçeli erken seçim konusunda ısrar etmeye başlarsa mutlaka erken seçim olur. Olayları yönlendirme konusunda olağan üstü bir yeteneği olan Sayın Bahçeli hatırlarsanız 2002 yılında ülkeyi seçime götürenlerin başında geliyordu.
2002 seçim sonuçlarını hatırlayacak olursak ; DSP 1.22 , ANAP 5.13, MHP 8.36, DYP 9.54, AKP 34,28 ,CHP 19.39 almıştı. Türk milleti 2002 genel seçimlerinde ciddi bir temizlik yapmış,sandıkta gereken dersi vermiş,bir çok partiyi baraj altında bırakmıştı.
Bugün genel seçim olsa ,Türk halkının 2002 'de uyguladığı politikayı yine uygulayacağına inanıyorum.
Yani bana kalırsa “erken seçim” kesinlikle vatana ihanet değildir.