Sevgili İnternethaber okuyucuları artık bu-ra-da-yımmm!... Sizleri kısaca selamladıktan sonra biraz kendimden bahsedeyim.
Uzun yıllar yazılı basında köşe yazarlığı yaptım.Geçtiğimiz Mart ayında biraz sivri ,biraz da muhalif yazar grubunda görüldüğümden dolayı geçici olarak yazılarım bir kaç yazar arkadaşımla beraber durduruldu. Ardından da ne tesadüftür ki medya grubumuza TMSF el koydu.
Bizim geçici uzaklaştırma neredeyse müebbete döndü.
Bu süre zarfında , internet gibi bir iletişim harikasından faydalandım . Bazı internet sitelerinde yazılarıma devam ederek okuyucularımla buluşma imkanı buldum.
Ve şimdi de İnternet Haber"de, yani günde onbinlerce insana ulaşabilen bir haber sitesinde yazmak kısmet oldu.
Nasıl mı?
Onu da anlatayım...
Ben de ki yazılı basın özlemini görerek ; "Bırak yazılı basına dönme düşüncelerini.Öncelikle intenet haberciliğine ağırlık ver .Bunun zevkini yaşa. Bak nasıl yazılı basın özlemin azalacak, hatta bir daha düşünmeyeceksin bile" diyen ve sizlerle buluşmama ön ayak olan Hadi Özışık sayesinde.
Bakalım internet dünyası bana yazılı basın özlemimi unutturabilecek mi? Bu sorumun yanıtını bulduğumda bir süre sonra sizlerle paylaşacağıma şimdiden söz veriyorum.
Şimdi gelelim gündemimize...
Türkiye"de bölünme dendiğinde yıllarca coğrafi bir parçanın ayrılması ya da kopması akla geldi. Halbuki "kafalarda ki bölünme" çeşitli sinyallerle kendini belli etmeye başlamıştı ; Türk- Kürt, Sunni- Alevi, laik- antilaik, imanlı- imansız gibi...
Beyinlerde ki bölünme en büyük tehlikeydi.
Ve maalesef oldu.
Şimdi de en az onun kadar büyük bir tehlike , vatandaşın kendini güvende hissetmemesi ve yaşadığı ülkenin yani Türkiye"nin geleceğinden emin olamamasıdır.
Böyle düşünen vatandaşların sayısı ne yazık ki her geçen gün ürkütücü bir biçimde artmaktadır.
Düşünce özgürlüğünün anlamı herkesin hür iradesiyle düşündüğünü söyliyebilmesidir.
Fakat farklı fikirler söylendiğinde ,bunlar Türkiye"nin geleceğiyle ilgili mevcut gerginliklere sebep oluyorsa, bu gerginlikleri ortadan kaldırmak bizi idare edenlerin görevidir.
Bizler 70 milyonuz.
Onlar da 70 milyonu idare eden başbakan ve cumhurbaşkanıdır. Yani "bizler sizler" diyerek ardından da "Biz 16 milyon 500 kişiyiz" deme zamanı değildir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı"nın açtığı kapatma davasının onaylanması ile Türk halkı geleceğinden daha da tedirgin olmaya başladı. İnternet Haber"de ki ilk günümde bizi yönetenlere şöyle seslenmek istiyorum:
Lütfen bu sürecin intikamını Türk halkından çıkarmayın. Halk zaten sıkılmış limon gibi. Bu saatten sonra "Eee...İstikrar bozuldu Biz size demiştik. Başınıza geleceklere katlanacaksınız" diyenler sandıkta kaybetmeye mahkum olacaklardır.
Benden söylemesi...