Son günlerde yaşanan traji komik olayları izledikçe ülkemizin tanınmış kadın yazarlarından Latife Tekin"in festival kapsamında Karabük'e davet edildiğinde yaşadığı olay aklıma geldi.
Latife Tekin konuşması esnasında AKP'nin enerji politikalarını eleştirir.
Bunun üzerine, AKP'li belediye başkanı Hüseyin Erer; hemen fırlar, kürsüye gelip Latife Tekin'i susturmaya kalkışır. Tekin, konuşmaya devam edince de AKP'li Belediye Başkanı mikrofonu kapattırır. Bu arada, arkadaki belediye görevlileri, yazar Latife Tekin'i; 'Boynunu kırarız!' diye tehdit ederler.
Peki bu satırları yazdığım,olayı yeniden kaleme aldığım için benim de boynumu kırarlar mı?
Kalemşör olmakla suçlarlar mı?
Türkiye'nin nereden gelip nereye doğru gitmekte olduğunu inatla görmezden gelmeye devam edersek, bugün Latife Tekin"e bu sözleri sarf edenler, yarın neden boynumuzu kırmasınlar?
'Boynunu kırarız!' diye bir yazarı tehdit eden zihniyetin yandaşları; daha dün, Sivas'ta Madımak Oteli'nde yazarları, aydınları cayır cayır yakmadılar mı?
Güya, yaşadığımız süreç; Türkiye'ye demokrasi getirmek içinmiş.
İktidar yandaşları, yapılan tutuklamaları millete böyle göstermeye çalışıyorlar.
Masal o ki, darbe yapmaya çalışan bir terör örgütü varmış .
O örgütün üyeleri tutuklanıyormuş.
Mustafa Balbay, Sinan Aygün, Ufuk büyükçelebi, Doğu Perinçek, Ferit İlsever, İlhan Selçuk gibi isimler silahlı terör örgütünün üyesi gibi gösterilmek isteniyor.
Peki bu yaşananlardan çıkarılacak sonuç nedir?
Türkiye'de kimsenin sesini çıkaramadığı bir düzen kurmak. AKP'ye karşı muhalefet yapan dernekleri, gençlik örgütlerini, basın kuruluşlarını, hatta sendikaları; çeteci göstererek susturmak.
Ya karşı çıkanlar?
Boynu kırılıp yok edilecek.
Sorarım sizlere bu korkuyla yaşanır, düşünceler kaleme alınıp , yazı yazılır mı?