Türkiye’nin gerçek sorunlarını unuttuğumuzu okuyucularımızdan gelen e-mailler sayesinde yeniden hatırladım. Türk insanın ,köylüsünün, sanayicisinin sorunlarını sanki rafa kaldırmış ,sadece azınlık adı altında ki vatandaşların sorunlarından bahseden bir ülke durumuna geldik.
Kürt açılımı, Ermeni açılımı derken ,birileri Türk açılımından bahsetse iyi olacak.
Türkiye’de şu an tam 129 bin işsiz patron olduğunu hükümetimize hatırlatmak isterim.Bunların bir çoğu Türk, Ermeni ,Kürt, Alevi yada her ne ise…Ama sonuç olarak herkes Türk vatandaşı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2009’un ikinci çeyreğine ilişkin işsizlik verilerine göre ,kendi hesabına çalışan veya işveren konumunda ki 129 bin kişi işini bırakmış veya iflas etmiş.Kapanan veya iflas eden yaklaşık 25bin işyeri toplam 330 bin kişiyi işinden etmiş. İşyeri kapandığından veya iflas yüzünden işsiz kalanların 12bini tarım , 138 bini sanayi, 127bini ticaret ve 50bini hizmet sektöründe çalışıyormuş.
Bugün ekonomik kriz bize çeşitli gündemler yaratılarak unutturulmaya çalışılsa da , Ekim ayından itibaren yeni bir kriz dalgasının kapıda olduğu uzun zamandan beri dile getirilen bir gerçek.
Özellikle Tarım sektörünün büyük darbe aldığı AKP hükümeti dönemi tarihimizde önemli bir yer alacaktır. Tarihten küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum;
Büyük zaferin kazanılmasından önce, Mustafa Kemal Paşa, 1 Mart 1922 tarihinde TBMM'yi açılış konuşmasında köylü ve tarım sorunlarına eğilmiş "Türkiye'nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete hak kazanmış ve layık olan köylüdür." Atatürk, İzmir İktisat Kongresi'nde yaptığı konuşmada tarımın önemi üzerinde durmuş; "Kılıç kullanan kol yorulur, fakat saban kullanan kol, her gün kuvvetlenir." değerlendirmesini yapmıştır.
Köylünün o dönemde en büyük sıkıntısı, aşar veya öşür denilen mahsulünün onda birini vergi olarak ödemesiydi. Büyük bir mali fedakarlığı göze alan hükümet, 1925 Şubatında Aşar Vergisini kaldırdı. Böylece köylü ağır ve sıkıntılı bir vergi sisteminden kurtulmuş oldu.
1925'te çıkarılan başka bir kanunla Hükümet, köylüyü topraklandırmak amacı ile bedelini yirmi yılda ödemek üzere toprak dağıttı. Ziraat Bankası, küçük çiftçilere kredi kolaylıkları tanımakla ve faiz haddini düşürmekle yararlı hizmetler yaptı. Kooperatifçiliğe önem verildi. Tarım Kredi Kooperatifleri, Ziraat Okulları ve Yüksek Ziraat Enstitüsü açıldı.
Köylüye yararlı olmak ve yardım sağlamak amacı ile tohum ıslah istasyonları, numune çiftlikleri açıldı. Traktör kullanımı teşvik edilerek, ucuz alet ve makina dağıtımı yapıldı. Atatürk çiftlikler kurarak ve modern yöntemler uygulayarak çiftçilere örnek oldu.
Günümüzde ise Tarım Reformundan bahseden ,köylüyü hatırlayan yok. Ne de olsa her şey yurt dışından ihraç edilebildiğinden ,köylünün mahsulü hibe oldu gitti.
DTP ‘li Muş Milletvekili Sırrı Sakık programlarında Toprak Reformu olmadığını söylemiş. Gözlerini İmralı’dan ayırıp biraz vatandaşlarının problemleri ile ilgilenseler belki Türk köylüsünün içinde Kürtlerin de olduğunu hatırlayacaklar.