Psikiyatristlere göre; genellikle hırs duygusu yaşayan insanda duygusal bir bağlılık oluşur. İnsanın duyguları bağlandığı zaman da duygusal bir körlük ortaya çıkar; akıl kapanır ve kişinin yargı gücü zayıflar. Hırs içindeki insan küçük hataları çok iyi fark eder ama küçük güzellikleri gözünden kaçırır. Olaylara abartılı yaklaşır, bu nedenle de hata yapar, insanları incitebilir, kendisine zarar verebilir.
Genellikle hırs duygusunu hisseden insan, uzun vadede sık sık pişmanlık yaşayan insandır. Hırslı insan kendisini geliştirme, yaşadıklarından ders alma, bir şeyleri öğrenme çabası içinde değilse bu duygu ona çok acı çektirir. Ailesini ihmal edebilir, çocuklarına karşı yükümlülüklerini yerine getirmeyebilir ve sonuç olarak da hayatı anlamlı kılan kimi duygusal doyumları yaşamamış olur.
İşte Türkiye’de siyasi arenada ki bütün siyasetçileri, bizleri idare eden gerek iktidar partisi gerekse muhalefet partisi mensuplarını sizlere en güzel bu şekilde özetleyebilirim. Sadece onların değil, bütün gelmiş geçmiş siyasetçilerimizin hepsinin hırslarının kurbanı olmuş bir toplumuz.
Bugün burada elektrik faturalarını, benzin zamlarını, hızla dibe nasıl sürüklendiğimizi anlatmak tartışmak istemiyorum. Zaten ağzı olan konuşuyor. Hem de her kanalda… bıkmadınız mı artık?
Peki bizi kim kurtaracak? Hırslarının esiri olmayan bir insan evladını Türk milleti nereden nasıl bulacak? Duyduğumuz, yaşadığımız pisliklerden, katillerden, hırsızlardan Türk milleti nasıl arınabilecek?
İşte bütün mesele burada …
CEVİZ KURDUNUN HİKAYESİ
Ceviz kurdunun hikayesini bilir misiniz?
Zayıf ve çelimsiz bedenine rağmen gözüne kestirdiği bir ceviz kabuğundan delik açmış ceviz kurdu. İçine girer girmez de başlamış cevizin içini hırsla yiyip bitirmeye. Sanki yarın yok…Bulduğu gördüğü her şeyi yemiş. Yemiş de yemiş hiç durmamış. Gözü kararmışçasına ara vermeden yiyormuş. Derken ceviz kurdu şişmanlamaya başlamış, Karnı iyice büyümüş, hatta sonra bir gün hareket bile edemez hale gelmiş. Girerken açtığı delikten dışarı çıkması artık mümkün değilmiş. Karnı yeterince doymuş doymasına ama içerde tıkılı kalmış öylece. Ne yapsa da dışarı çıksa? Şimdilik tek çare zayıflamayı beklemekmiş gibi görünmüş gözüne. Ceviz kurdu aç karınla bekledikçe zayıflamaya başlamış. Hatta o eski zayıf çelimsiz haline geri dönmüş. Ve sonunda girdiği delikten çıkmayı başarmış. Ancak dışarı çıkınca bir de ne görsün? Mevsimler çoktan değişmiş. Ortada aç ve cılız bir ceviz kurdu ile içi tamamen tüketilmiş kuru bir ceviz kabuğu kalmıştır geriye.
Yıllar boyu sandığa giderken yaşadıklarından ders almayan Türk halkı ve tıpkı ama tıpkı bugünkü Türkiye misali…
Bir yerlerde hata yaptığını düşünüyordur ceviz kurdu ama nerede?
Kıssadan hisse….