Geçtiğimiz ve önümüzdeki hafta sonu yapılacak olan Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) ile ilgili, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’a devletin en üst düzeyinde çalışan bir yetkili “LYS sorularının ÖSYM’den çalınacağı ve bir AK Parti Milletvekili’nin mail adresi üzerinden tüm Türkiye’ye dağıtılacağını” ihbar etmiş ve bildiğiniz üzere Özcan da hemen durumu emniyete bildirmişti.
Aynı günün akşamı da YÖK Başkanı konu hakkında bütün televizyon kanallarında bilgi verdi. Buraya kadar her şey dışarıdan son derece normal gözüküyor, öyle değil mi?
Aslına bakarsanız bir başka ülkede böyle bir durum çok kişiyi koltuğundan etmişti ama burası Türkiye olduğundan bu gibi olayları artık olağan karşılamakta ve normal olarak değerlendirmekteyiz.
KORUMAYA ÇALIŞTIM
Neyse konuya devam edeyim...
17 Haziran akşamı YÖK Başkanı’nın soruların çalınma ihtimaline yönelik açıklaması karşısında önce kulaklarıma inanamadım, sonra da şaşkınlığımı üzerimden atıp koşup oğlumun odasının kapısını kapattım. O an oğlumun dışında sınava girecek olan ve haberi duyan diğer adayların ruh halini düşünmeye çalıştım.
Olacak şey değildi...
Sanki yetkili makamlar ya da YÖK bilinçli olarak sınavdan bir gece önce gençlerin morallerini bozmaya çalışıyorlardı. Bu düşünce beynimi kemirirken oğlumun oda kapısını sımsıkı tutan elime gözüm ilişti.
Hayatım boyunca böylesine moral bozucu haberlerden onu koruyabilir miydim?
17 Haziran gecesini Kerem bu haberi duymadan atlatmayı başarmıştım. 18 Haziran sabahı ana-oğul sınava gireceği Ege Üniversitesi’ne doğru yola koyulduk. Onu motive edebilmek amacıyla yol boyunca yapmadığım şaklabanlık kalmadı.
Ege Üniversitesi’ne vardığımızda, trafiği atlatarak zor bela sınava gireceği fakülte binasının önüne gelmeyi başarmıştık. Sınavın başlamasına yaklaşık 1 saat vardı. Yavaş yavaş heyecan içindeki veliler ile sınav stresi yüzlerinden okunan gençler kapıya yığılmaya başlamışlardı.
ÇOCUKTAN AL HABERİ
O esnada aynı binada sınava giren Kerem’in okulundan bir arkadaşına ve babasına rastladık. Daha merhaba demeden arkadaşı; “Kerem sınav soruları çalınmış, duydun mu haberi..”
Haydi, ayıkla şimdi pirincin taşını...
Bütün bir akşam oğlumun duymasını istemediğim haberi sınava yarım saat kala arkadaşı duyurmayı başarmıştı.
“Çocuktan al haberi” diye boşa dememişler...
Sonra mı? Sonrasını ne siz sorun ne ben söyleyeyim...
Konuya yarın devam edeyim...