Tarihe geçen liderlerin o mertebeye gelene kadar başlarından neler geçtiğini, kaderlerinin nasıl değiştiğini biliyor musunuz? Ben de bilmiyordum. Fakat geçtiğimiz günlerde tarih sayfalarını karıştırırken aşağıdaki şaşırtıcı bilgilere rastladım.
Bilindiği üzere Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da gençlik yıllarından itibaren takım ruhunun önemini kendisine çok genç yaşlarda öğreten futbolla 1969-1982 yılları arasında amatör olarak ilgilenmişti. Ya profesyonel futbolcu olarak büyük transfer ücretleri alıp futbolcu olarak kalsaydı...? Ne yapardık?
HİTLER
Besore’nin araştırmalarına göre, tarihin en acımasız kişiliklerinden biri olarak tanınan Adolf Hitler, ressam olmak için 5 yıl Viyana’da sürünmüş.
1908 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’ne girmek için Viyana’ya gelen Adolf Hitler, başvuruda bulunduğu akademiden ret cevabı almış.
Resmin yanı sıra Viyana için yapabileceği mimari gelişim projeleri için de taslaklar çizen Hitler, yoksulların oturduğu şekilsiz konutları yıkıp yerlerine örnek binalar yerleştirmek istiyormuş.
Daha sonra bir müzikal da bestelemeye çalışan Hitler, dekor ve kostüm çizimleri bile yapmış. Bu dönemde Hitler’in üç bestesi söylenmiş.
Sanat akademisinden ikinci kez ret cevabı alan Hitler’in taslakları sınava girmesi için yeterli bulunmamış.
Hitler bir süre sonra parası bitince işsizlerin toplu olarak kaldıkları bir barınakta ve kilisede kalmış. Para kazanmak için kışın kar küremiş, bavul taşımış, hatta dilenmeyi bile denemiş ama becerememiş.
Daha sonra tanıştığı bir ressamla resim yapıp turistlere satarak para kazanmaya başlayan Hitler, bu arada suluboya hatta yağlıboya resimlerini ilerletmiş. Genç ressam akademiye girmek için son bir çaba göstermiş ama yine aynı sonuçla karşılaşmış.
Ressam olmak için 5.5 yıl Viyana’da mücadele eden Hitler, Viyana Güzel Sanatlar Akademisi’ne kabul edilseydi, belki de 2. Dünya Savaşı hiç yaşanmayacaktı ve binlerce insanın ölümünden sorumlu olmayacaktı...Hitler’in kaderine, insanlığın kadersizliğine bakın.
STALİN
Rusya’nın tarihinde önemli rol oynayan Stalin ise annesinin ısrarıyla yazdırıldığı Tiflis’teki dini okulda papaz olarak kalsaymış, 20. yüzyılın tarihi inanılmaz ölçüde değişebilirdi.
Arkadaşları tarafından Soso olarak çağırılan Stalin, Annesi’nin ısrarıyla yazdırıldığı Tiflis’deki ilahiyat okulundan, “ateist, yurtsever ve sosyalist” eğilimli bir grup olan “Mesame Dasi”nin lideri olduğu için kovulmuş, papazlık hakkı elinden alınmış.
Eğer okulun Müdürü Germogern, tarihin gördüğü en acımasız kişilerden biri olarak suçlanan Stalin’e daha farklı davransaydı, 20. yüzyılın tarihi belki de inanılmaz ölçüde değişebilirdi.
Stalin, papaz olarak kalsaydı, Rus Devrimi Stalin’den olumsuz etkilenmeyebilirdi.