Bugün 43 yaşındayım. Yıllar içinde birçok Kurban bayramı gördüm. Sayısız kurbanlar verdik. Ben değil, ailem verdi...
Çocukluğumda bahçeye bağlanan koyun ile annemin hiçbir zaman eve almama izin vermediği bir kedi veya köpek yavrusu gibi oynadığım günleri hatırlarım. Gün gelip çattığında ne annem ne babam yalvarmalarıma kulak asmaz eve gelen kasaba koyunu teslim ederlerdi. Ben ise gözlerim şişene kadar ağlar, evdeki kurban eti ziyafetinin bir parçası olmayı da sonuna kadar redederdim.
Ve bu yaşımda anladım ki, vazgeçebilmenin en iyi örneğini, Hz. İbrahim’i konu alan, hepimizin aşina olduğu, gerçek hikaye de görmek ancak mümkünmüş. Çocuk sahibi olamayan Hz. İbrahim senelerce Tanrı’dan kendisine bir çocuk vermesini diler. Yıllar sonra isteği kabul olur ve oğlu İsmail dünyaya gelir. Gün geçtikçe oğluna olan bağlılığı da güçlenmeye başlar. Bir yandan Tanrı’ya olan aşkı, diğer yandan da Tanrı aşkı için engel oluşturabilecek çok kuvvetli bir maddi bağlılık; yani çocuğuna olan sevgisi vardır. Gün gelir ve Tanrı Hz. İbrahim’den bir seçim yapmasını ister.
Hz. İbrahim’in karşılaştığı sınav, Tanrı aşkı için oğlundan vazgeçmesi ve onu feda etmesidir. Hz. İbrahim Tanrı’nın bu isteğini günlerce düşünür. Sonunda O’na olan aşkı galip gelir ve değerli oğlunu feda etmeye karar verir.
Kendisi için oğlundan vazgeçebileceğini gören Tanrı, Hz. İbrahim’e oğlu yerine kurban etmesi için bir koç sunar. Hz. İbrahim, Tanrı’nın aşkını O’na en sevdiği varlığı feda ederek kazanır ve sınavı başarıyla geçer. Dolayısıyla, Tanrı ile kurulan yakınlık ilişkisi, onun için kurban edilen şeye verilen değer ile doğru orantılı. Benim aldığım ders; Tanrı için kendi canını veren birinin Tanrı ile çok yakın bir ilişkisi olduğu gerçeğinden başka bir şey değildir. Hz. İbrahim zor bir sınavdan geçti. Fakat bu sınavın bizim için değil, sadece Hz. İbrahim için geçerli olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.
Sıradan olan bizler, ‘Kurban’ olayının özünde yatan konunun vazgeçebilmek olduğunu anlamalıyız.
Sanırım vazgeçmeyi ve bu gerçeği anladığımız gün kan akıtmaktan da vazgeçeceğiz. (Unutmayın ki her kurban bayramında ekranlarda kaçan danaları, koyunları ve kesilişlerini gördükçe kendimizde üzülüyoruz.)