Twitter’in kuşu sustu, Youtube kapatıldı. Sırada Facebook’un olduğu söyleniyor. Bütün bu kısıtlamalar olurken, sesi kısılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Van’da, Diyarbakır’da düzenlenen AKP mitinginde konuştu. Ve oldukça ilginç görüntüler ortaya çıkardı.
Başbakan’ın bütün sinirlerini alt üst eden, mümkün olsa tamamen fişini çekeceği sosyal medyada da tabi ki bu durum en çok konuşulan konular arasına girdi.
Ne yalan söyleyeyim, iktidara geldiğinden beri beni bir kez bile gülümsetmeyen Başbakanımız’ın kısılan sesini duyunca elimde olmadan gülümsedim ve kendi kendime; “Hah sonunda Twitter’ın kuşu içine kaçtı” demekten kendimi alamadım.
HER ŞEYE İNANMAYIN
Konak’taki DSP ve CHP savaşı, Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan’ın CHP’den aday gösterilmemesi nedeniyle son sürat devam ediyor. DSP’den aday olan Hakan Tartan ile CHP Büyükşehir Belediye Başkan adayı Aziz Kocaoğlu şimdi de Fuar’ın 9 Eylül kapısındaki Kocaoğlu’nun “İzmir’e hoş geldiniz. Welcome to İzmir” yazılı tabelası yüzünden birbirlerine girmişler.
İlçe seçim kuruluna DSP Konak İlçe Başkanlığı tarafından yapılan “Siyasi propaganda içeriyor” şikayeti gerekçesiyle tabela kaldırılmak istenmiş.
O tabela uzun süredir orada. Aziz Kocaoğlu, CHP’den Konak Belediye Başkanı olduğu dönemden beri Hakan Tartan’ın Büyükşehir Belediye Başkanı. Tartan’ın DSP’den aday olduğu için böyle bir davranış içinde olacağını, o tabelayı kaldırtmak isteyeceğine inanmak istemiyorum. Hatta Hakan Tartan’ın sık sık kulağıma gelen “Büyükşehir’de AK Parti adayı Binali Yıldırım’a, Konak’ta da DSP’ye yani bana oyunuzu verin” cümlesini seçmenlerine sarf ettiğine ise hiç inanmıyorum.
Hakan Tartan’ı tanırım. Asla “Benden sonrası tufan” diyecek hainlikte bir insan değildir. DSP’den aday olarak kendince haklı bir davranışta bulunmasına rağmen böylesine bir bölücülük yapacağına hiç ihtimal vermiyorum. Her duyduğunuza inanmayın.
OYUNU KİME ATACAKSIN
Genel olarak insanlara asla “Oyunu bu seçimde kime atacaksın” diye sormam. Bana göre demokratik düzende yakışık almayan bir davranıştır.
Kimseye de oyunu şuna veya buna at diye öğüt vermem. Evimde çalışan yardımcıma bile ancak oyunu attıktan sonra “kime oy verdiniz” diye sorarım.
Fakat bu defa, hem de hayatımda ilk defa, demokrasinin ayaklar altına alındığı, her türlü özgürlüğün kısıtlandığı şu günlerde, herkese “oyunuzu kime vereceksiniz” diye soruyorum.
Hatta sokakta tanıdığım, tanımadığım insanları durdurup soruyorum. Ve herkese yine hayatımda ilk defa karışıyorum; “Sakın oyları bölmeyin” diye tenbihde de bulunuyorum. Herkesi oy vermeye teşvik ediyorum. Yarın bu saatlerde hepimiz oylarımızı kullanmaya gideceğiz.
Unutmayın! Bir oy çok oydur...