Geçtiğimiz akşam haberleri dinliyorum. Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne açmış ağzını, yummuş gözünü; ağzına geleni söylüyor. Tam o sırada telefonlarım çalıyor ve "Duyuyor musun, memleketin belediye başkanı kendi devletine, hükümetine küfrediyor. Haber siten var. Neden bu haber sizde yok?" şikayetlerini dinliyorum.
Hoppala...! Anında telefonlar kilitlendi. Sevgili okuyucular, yaklaşık iki yıl önce www.haberkapisi.com isimli internet haber sitesi kurmuştum. Şu an günde 100 bin kişi civarında ziyaretçimiz var. İnternetin, varlığını ve geleceğimiz olduğunu düşünerek kurmuş olduğum haber sitesi ile ben de çağa ayak uydurmuş oldum. Çalışan arkadaşlarımız 24 saat sitemizi güncellemekteler.
Fakat bir habere bu kadar ani tepki geldiğine ilk kez şahit olduk. Daha haber bitmemişken vatandaşın tepki gösterip haberin internete düşmesini beklemesi pek alışılmış bir durum değil.
*
Şimdi dönelim konumuza... Kendi kendime Osman Baydemir'in konuşmasını dinlerken, "Belediye başkanlarının hakikaten dokunulmazlıkları varmış" derken aklıma Başbakan'ın yapmış olduğu bir konuşma geldi.
Başbakan, "AK Parti dahil hangi partiden olursa olsun suç işleyen, yolsuzluk yapan belediye başkanı olursa savcılara gidin. Bizim dokunulmazlığımız var! Başkanların o da yok. Hemen mahkeme önüne çıkarlar!" demiş, son derece de yanılmıştı.
Başbakanım, İçişleri Bakanlığı'nın başkanlar için "en büyük dokunulmazlık" olduğunu nasıl oluyor da unutuyorsunuz? Belediye başkanını şikayet etmek için önce İçişleri Bakanlığı'na başvurmanız, sonra beklemeniz, ardından da sonucu görmeye ömrünüzün yetmesi gerekmekte. Ama olsun! Milletvekillerinin dokunulmazlığı! Başkanların İçişleri Bakanlığı varsa! Türk milletinin 'Danıştay'ı var.
Baydemir, "Ya bizi de alacaksınız ya arkadaşlarımızı serbest bırakacaksınız. Saygın Türk halkı ve Kürt halkına söyleyeceklerim var. Buradan söylediğimiz son sözümüz değil. Lütfen akıllı davranın, söz tükenmesin" diyerek meydan okuyor.
Sonu benzemesin, Tuncay Özkan da hatırlarsanız İlhan Selçuk gözaltına alındığında "Beni de alın, beni de alın!" diye yırtınmıştı. Şimdi içerde...
Neredeyse hazır bütün Türkiye gözaltındayken Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'in de isteğini yerine getirir, "Ya bizi de alacaksınız ya da arkadaşlarımızı serbest bırakacaksınız"
şeklindeki meydan okumasını Tuncay Özkan'ınki gibi değerlendirmeye alır, uzun süre de mahkeme önüne çıkarmadan Özkan gibi içerde tutarsınız diye düşündüm. Yapabilir misiniz?