HABERTÜRK

Türban’ın geçmişi


29 Ekim 2010

Hep merak etmişimdir; Türban ya da diğer adıyla modern türban kadınlarımıza nereden ve neden musallat oldu?
Çünkü türbanla ne tarlada, ne fabrikada rahat çalışamazsınız. Fakat başörtüsü hareketlerinizi engellemez.
Aydınlık Dergisi’nin sayfalarını karıştırırken bir baktım merak ettiğim türbanın geçmişini ele almışlar.
Açıklamalarına göre türbanın geçmişi 1951 yılına dayanıyor. 1951’de İlim Yayma Cemiyeti kurulur ve 1953 yılında ABD’yi öven ilk kitaplarını yayınlarlar.
Yine Aydınlık Dergisi’nden okuduğum üzere;
1954’ten sonra Türkiye Atlantik sistemine bağlanmış. ABD, Kemalist Devrimi yıkma programını uygulamaya başlamış ve tarikatları güçlendirme çalışmalarına girişmiş. Bu zihniyete göre ‘kadın eve kapatılmalı‘ imiş.
İMAM HATİPLER

1960-66 yıllarının Genel Kurmay Başkanı ve 1966-73 yıllarının Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, ABD’nin dinciliği güçlendirme politikasını şöyle açıklamış: “Bu laik okullarda yetişen gençlere memleket idaresi teslim edilemez. Laik okullara karşı imam hatip okullarını bir alternatif olarak görüyoruz. Devletin kilit noktalarına yerleştireceğimiz kişileri imam-hatip okullarında yetiştireceğiz.”
Sanırım yukarıdaki tarihler oldukça önemli.
Çünkü Türkiye’nin 5. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’dan bahsediyoruz.
Yani, I. Dünya Savaşı sırasında 1917 yılında subay adayı olarak eğitim kampına katılmış, aynı yıl Filistin cephesinde görev almış, 1918 yılında Mısır’da İngilizlere esir düşmüş, esaretten döndükten sonra Kurtuluş Savaşı’na katılarak önce Güney, ardından Batı cephesinde hizmetlerde bulunmuş, Cevdet Sunay’dan.
12 Temmuz 1947 İsmet Paşa’nın Amerika’yla imzaladığı anlaşmadan sonra Ordu’nun Atatürkçü kesimi budanmış ve geriye ne yazık ki bol miktarda Cevdet Sunay zihniyetindeki komutanlar kalmıştı.
NE TESADÜF AMA!

İsmet Paşa, NATO’ya girmek konusunda büyük çaba harcamıştı. 1949 yılında ABD’den yardımın ilk taksidi verilmişti. Ama tamamı dört taksitte verilecek idi.Ne tesadüf değil mi, bugün de Amerikan kredisi dört taksitte verilmekte.
1941’de Rusya ile pazarlık yapan ABD onlara da dört taksitle yardım vermiş, karşılığında da Rusya’ya ‘kiliseleri açacaksın, din özgürlüğü tanıyacaksın’ şartı koşmuştu.
Peki Türkiye’ye şartı ne idi? Din özgürlüğü tanıyacaksın.
Sanırım o şartları yerine getirme süreci geç de olsa bir süredir başlamış...