Telefonda annemin ağlamaklı sesini duyduğumda, ben de gözlerim televizyona kilitlenmiş Kuzey Irak'tan gelen PKK'lıların karşılama törenini izlemekteydim.
Annem, "Yüreğim sızlıyor. Resmen sinirlerim bozuldu. Nasıl bir karşılama şekli bu? Ben mi yanlış düşünüyorum. Sen ne diyorsun?"
Ben ise annemin ısrarlı sorularından kaçamayacağımı bilmeme rağmen, "Şu an ben de izlemekteyim. Sonra konuşuruz" yanıtını veriyorum. Daha doğrusu vermek zorundayım... Ama, bu durumu anneme hiçbir zaman izah edemedim.
Ben sık sık "Anne, bak herkesin telefonları dinlenmekte. Ne olur ne olmaz, benimle telefonda siyasi konuları konuşmamaya çalış. 'Sonra konuşuruz' dediğimde rica ediyorum uzatma konuyu. Bak herkesin başı telefondan derde giriyor" derken, annemin yanıtı ise asla değişmiyor, "Sen de paranoyak oldun. Sanki çok önemli insanlarız da...
Devletin işi gücü kalmadı seni, beni dinleyecekler. Saçmalıyorsun... Annenle konuşmamak için yeni bahanen..!"
GELELİM ASIL KONUYA
Hoppala..!
Anlayacağınız başıma telefon yüzünden bir şey gelirse bilin ki yazılarımdan değil, canım annem yüzünden gelecek. Sonuçta konuşmadığımız şeyleri yazmaktan başka çarem olmadığına göre, aslında annem de sizler gibi, beni okuyunca düşüncelerimi öğrenecek. Ama olmaz...
Anne önceliği...
Yazsak da, konuşsak da sonuç değişmeyecek ise bari yazacak vaktim olsun anneciğim...
Bilmem anlatabiliyor muyum? Şimdi gelelim annemin içini acıtan, benim gibi birçok vatandaşımızın da gözlerine ina-namadığı tabloya. Uzun süredir konuşulan konuya...
Yani teröre, yani PKK'ya, yani Kuzey Irak'taki Kürtler'e...
Burada konuya konulan teşhisin adı anlaşılan o ki "açılım."
ŞOV BAŞLAMIŞ BİLE
Peki tedavi? İmralı'da...
Neden kimseye bir şey söylenmiyor, neden DTP "İmralı'yı muhatap alın" diyor, şimdi daha net anlaşılıyor. Kandil ve Mahmur'dan gruplar aynı anda kararlar alıyorlar, buluşuyorlar ve birlikte sınır kapısına geliyorlar.
Sınır kapısında savcılar kendilerini hazır bekliyorlar. Emniyet Genel Müdürlüğünün adamları, MİT orada... Devletim tam kadro orada. Birilerini karşılıyorlar. Sanki kırmızı halı eksik.
Hatta bir ara "Var da ben mi göremiyorum" diye bile düşündüm.
34 kişiye teşhis çoktan konmuş, tedavi başlamış. Arkadan geleceklerin tedavisi ise zaten belli.
Ne söyleyeyim, anneciğim...? Şov başlamış... !