Bakanlık'ın dövülen kadınlara hak gördüğü 'tek tuşla polis çağırma' hattını Özerk Diyanet Vakıf Çalışanları Birliği Sendikası (DİN-BİR-SEN) Genel Başkanı Lütfi Şenocak çok görmüş ve "Bu uygulama, evlilik kurumuna daha fazla zarar verir" demiş.
Şenocak, yaptığı yazılı açıklamada da haklılığını şöyle açıklamış: "Bu tür uygulamalar aile birliğini sarsar, kaybolan değer yargıları ve güven tamamen yok olur. Aile yaşantısında iyi veya kötü, birçok mesele aile içerisinde kalmalı, dışarıdan müdahale uygun değildir. Tahrik niteliği taşıyacak bu uygulama evlilik kurumuna daha fazla zarar verir."
Sayın Şenocak iyi demiş, hoş demiş. Bizlerde 'kol kırılır, yen içinde kalır' sözünü hem iyi bilir hem de uygularız.
İyi de defalarca kol kırılıp yenin içinde kalsa da gözdeki morluğu, dudaktaki patlağı neyin içine sokacağız?
Aile içi anlaşmazlıkta en son müracaat edilecek bir kurumu ilk merci olarak göstermenin, aile içindeki dengeyi alt üst edeceğinin altını çizen Şenocak, yine ne yazık ki bir şeyi unutmuş: Her gün, her saat artan kadın cinayetlerini...
Kadına şiddet haberlerinin üçüncü sayfa haberi olmalarına alışmıştık. Fakat özellikle son birkaç yıldır manşetten, ana sayfadan verilen, sayıları her geçen gün artan kadın katliamlarına alışamadık.
Lütfi Şenocak, 'tek çarenin insanları aile olmanın bilincine varacakları iyi bir eğitimden geçirmek' olduğunu söylerken de iyi niyetli davranmış ve töre cinayetlerini, gelenek görenekleri göz ardı etmiş.
GERÇEK TÜRK NASIL OLUNUR?
Türkiye'ye yerleşen, Türk ismi alan, koluna Atatürk dövmesi yaptıran Alman uyruklu Sema Nur Döndü'yü Türk sevgilisi dövmüş.
Döndü, jandarma tarafından adli tıp raporu alması için Ankara Adliyesi'ne sevk edilirken çektiği tüm acılara rağmen espri yaparak "Ben şimdi gerçek Türk oldum" demiş.
Ancak üç yıldır Türkiye'de yaşayan Döndü, Türk kadınına şiddeti bu ironik cümleyle tanımlamış oldu.
"Kol kırılır, yen içinde kalır" düşüncesi ile dayakları yiyen ve susan, susmayı aile bütünlüğünü korumak sanan, töre cinayetlerine kurban giden, sokak ortalarında delik deşik edilen Türk kadınına sizce "tek tuş" çok mu?