HABERTÜRK

Tarz mıyım?


10 Aralık 2014

Bu dönemin en popüler programı hiç şüphe yok ki “Bu Tarz Benim” isimli moda yarışma programı. Sunuculuğunu Öykü Serter’in üstlendiği programın jüri kadrosunda;

Nur Yerlitaş, İvana Sert, Uğurkan Erez ve Kemal Doğulu yer alıyor. Yarışmacılar, Türkiye’nin en zorlu ve en garip jüri üyelerinden geçer not almak için kıyasıya yarışıyorlar.

Hafta içi her gün, kendi belirledikleri konseptte giyinerek tarzlarını sergileyen yarışmacılar eğer jüriden tam not alabilirlerse yıldızları topluyor. Yarışmacılar arasında inanması zor olsa da üniversite mezunları, üniversite öğrencileri hatta hukuk fakültesi öğrencisi genç kızlarımız bulunuyor.

Kendilerini “Bir Bilen” ilan etmiş olan birbirinden garip bu jüri üyeleri, yarışmaya katılan gencecik kızlara ağızlarına geleni söylerken bir de onları kendi aralarında birbirlerine düşürüyorlar. Bu kadar eleştirmeme rağmen programı neden mi seyrediyorum? Tarz mıyım, değil miyim anlayabilmek için...

Ve acayip eğleniyorum. Meğerse tarzın dibiymişim... Modacı geçinip jüri üyeliği yapmak, bir de genç insanları ekranda aşağılamak varmış...

İntihar eden askerler

Tunceli’nin Hozat ilçesinde 5 yıl önce vatani görevini yaparken intihar ettiği öne sürülen er Murat Oktay Can’ın babası Şüpheli Ölümler ve Mağdurlar Derneği’nden 2 bin 200 aile olarak vatandaşlıktan çıkmayı düşündüklerini söylemiş. Dernek Başkanı olan Oktay Can, “Askerde sürekli intihar süsü verilerek ölümlerin devam ettiği bir ortamda, çocuklarımızı şehit kabul edilmiyorlar. Başbakan (zamanın) 5 yıldır randevu vermiyor. Mağdur aileler hakkında acilen yasa çıkarılmasını istiyoruz” diyerek şikayetlerini dile getirmiş.

Özellikle son yıllarda “intihar eden asker” haberlerinde artış olduğu gerçeği, benim de bu konuya dikkatimi vermemi sağladı..

2 bin 200 genç, askerde gerçekten intihar etmiş olabilir mi?

Peki neden aileler tam 5 yıldır Başbakan’dan randevu alamıyorlar?

Yoksa aileler haklı çıkar da şehit sayılırlarsa devamının getireceği yükümlülüklerden mi kaçıyorlar?

 

Yüzlerini değiştiren kızlarımız

Aile baskısı, töre cinayetleri, aile içi şiddet... Kadınlarımızın, kızlarımızın devlet tarafından bir türlü korunamamaları yüzünden her geçen gün artan kadın ölümleri.

Kanun tasarıları çıktı, caydırıcı kararlar alındı, cezalar ağırlaştırıldı. Ama sonuç değişmedi. Sonunda çareyi yine kadınlar kendileri buldular. Yüzlerini estetik ameliyatla değiştirip yeni bir kimlik edinerek canlarını kurtarmayı, yeni bir hayat kurmayı umut ediyorlar.

Bu durum Türkiye’nin ayıbı değil de nedir?