HABERTÜRK

Tarık Dursun K'yı anlatmak


15 Şubat 2010


Tarık Dursun K. dendiği zaman eski sanatçılar, basın mensupları, yazarlar önce bir saygı ile bakarlar. Yeni nesilden okumaya meraklı olanlar ise Tarık Dursun K. ismini hem çok eskilerden duymuşlardır hem de edebiyata olan meraklarından en az bir romanını kütüphanelerinin baş köşesine koymuşlardır.
Bugün yazarlık hayatımın belki de en zor yazısını yazıyorum. İzmir Konak Kültür Merkezi, 1213-14 Şubat'ta "Öykü Günleri" düzenleyeceklerini bildirmiş, beni de konuk konuşmacı olarak davet etmişlerdi. Günler su gibi akıp gittiğinden 12 Şubat dün geldi çattı.
Tam 12 yıldır köşe yazarlığı yapan ben "Öykü Günleri"nin onur konuğu Tarık Dursun K. için konuk konuşmacı olarak tek satır yazamamış olduğumu o gün fark ettim. Belki 50 kere bilgisayarın başına oturmuştum. Belki defalarca bu süre zarfında zaten ezbere bildiğim hayatını bir kez, bir kez daha okumuştum. Ama nafile...!
Her nedense parmaklarım bilgisayarın tuşları üzerine geldiği an, her defasında düşüncelere daldım daldım gittim.
Tarık Dursun K. ile ilgili hangi anımı anlatsam...?
Soyadını K. olarak kısaltmasının sebebini bilir misiniz?
Kardeşi Faruk Kakınç'la beraber girdiği bir yarışmada soy isimlerinin karışması olayından sonra Tarık Dursun karar alır ve sadece K. olarak yazılarını yazmaya devam eder.
Yani soyadının açılımı aslen Tarık Dursun Kakınç'tır.
Tabi birçok kimse (özellikle yeni nesil) kendisini "Kim 500 Milyar İster?"
yarışmasından da hatırlayacaktır. Ayrıca bu soyadı yüzünden yarışmacının milyarlarca lirayı kaybetmesini de hatırlayacaklardır.
Kenan Işık'ın sunduğu programda sorarlar, "Ünlü edebiyatçı Tarık Dursun K'nın 'K' açılımı nedir?"
O saate kadar her soruya anında yanıt veren ve 500 milyar ödüle yaklaşan yarışmacı yanıtı bilemez. Herhalde Tarık Dursun K'yı da eminim o günden sonra hep hatırlayacaktır.
İzmir Konak Belediyesi'nin düzenlemiş olduğu bu anlamlı günde, arabaya binip ödül törenine gidene kadar da yol boyunca yine düşündüm durdum.
Böyle büyük bir yazar için ne söylenebilir, kütüphanelere sığmayan ödüllerine layık nasıl bir konuşma yapılabilir? Tanımadığın bir insan için konuşmak, klişe laflar söylemek halbuki ne kolaydır değil mi?
Peki ya o kişi dayınız ise...? Böyle ünlü bir edebiyatçının yeğeni olmanın ağırlığını sizlere anlatabilmem mümkün değil. Hele onu anlatacak olan konuşmayı yapmak zorunda olmanın, ona layık 'yazar' bir yeğen olabilmenin zorluğunu sizlere nasıl anlatsam?
Tam 12 yıldır köşe yazarıyım. Biliyor musunuz, henüz bu yıl dayımın gözünde yazar olabildim dersem sanırım duygularımı sizlere daha net aktarabileceğim. Bana şans dileyin lütfen!