Hem cesurlar hem de şaşırtıcı derecede bilgililer. Çağın getirdiği teknolojiyi de her alanda, her şekilde kullanmayı sonuna kadar biliyorlar. Açılamaz denen her kapıyı açmayı başarıyorlar.
Hani ummadık taş baş yarar hesabı...
Kim mi bunlar?
Biz yetişkinlerin beğenmediği, yıllardır enselerinde boza pişirdiğimiz “okumaz, kültürsüz, bilinçsiz, bilgisiz, Türkçeleri kıt, Türkçe’nin içine ettiler, yol yordam bilmezler, apolitik, bencil, kafalarını bilgisayardan oyundan kaldırmıyorlar” dediğimiz gençlerimiz onlar.
Yani 90 gençliği...
İşte bu gençlerimiz önemli bir sürece, Türkiye’nin tarihi günlerine tanıklık etmekteler.
Bu gençlere önce “üç beş çapulcu” gözüyle bakıldı, fakat öyle olmadıklarını direnerek, hareketlerinin arkasında durarak kanıtladılar. Onların bu direnişlerini başlarda bırakın anlamayı, algılamakta bile zorlandık. Hatta iletişimlerine postacılar bile şaştılar.
GEZİ PARKI YILDÖNÜMÜ
Geçtiğimiz cumartesi günü Gezi Parkı eylemlerinin yıldönümü sebebiyle gerek Taksim’de gerekse yurt genelinde toplanan ve polisin uyarılarına rağmen dağılmayan göstericilere yeniden hep beraber şahit olduk.
Aslında hepimizin de bildiği gibi Gezi Parkı eylemleri sadece bir gün ile sınırlı değildi. Haziran ayı boyunca sürmüştü. Hatta o gün başlayan direniş bugünlere kadar da uzanıyor. Yani bir yerde uzun yıllardır protesto haklarını kullanmayan, sessiz sedasız oturan Türk halkı gençlik sayesinde uyandı ve protesto hakları olduğunu hatırladılar.
GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ...
Mısır’da M.Ö. 1170’de Krallar Vadisi’nde mezar yapımında çalışanlar yevmiyeleri ödenmeyip açlıkla karşı karşıya kaldıklarında eşlerinin de desteğini alarak tarihin bilinen ilk grevini gerçekleştirmişler.
Onları harekete geçiren ne bir fesat örgütü ne de yabancı bir devletin ajanlarıymış. Yanlızca içgüdüsel olarak varlıklarını idame ettirebilmekmiş amaçları.
Spartaküs ayaklanması patlak verdiğinde köleleri ayaklandıranın becerikli bir gladyatör mü, yoksa onları isyan ettirecek hale getiren yaşam koşulları mı olduğu üzerinde durulmamış. Spartaküs ayaklanmasının gerçek faktörleri hesap edilemediğinden tarihe özgürlük çığlığı olarak geçmişti.
Geçmiş zamanlara ve tarihte ki ayaklamalara bakacak olursak insanların protesto hakları içgüdüsel olarak hep varmış.
İnsanoğlu var olduğu sürece de her zaman var olacaktır.