Yazılarımı takip eden okurlarım bilirler ki köşemden çok fazla kitap, film vs. tavsiye etmem. Eğer etmişsem de mutlaka okuduklarım veya gördüklerim beni çok etkilemiştir ve sizlerle paylaşmak istemişimdir.Son günlerde esen “Struma” fırtınasını duymamış olabileceğinizi varsayarak sizleri bu muhteşem romandan haberdar etmek istiyorum. Nasıl anlatsam? Soluksuz okudum. Akşam başladım gün ağarırken hala okuyordum. Bitmesin istedim. Bitince ağladım. Uzun süre etkisinden kurtulamadım. Hala içim sızlıyor...
DÜNYADA İLK KEZ!
Struma, Romanyalı Yahudiler’in hurda bir gemiyle çıktıkları ölüm yolculuğunu; insanlık tarihinin en korkunç dramlarından birini, aşklarını hüzünlerini siyasi arka planıyla birlikte tamamen belgelere dayanarak, belgesel tekniğiyle anlatan bir ilk roman. Yazarı ise Akademisyen-gazeteciyazar Halit Kakınç. Bu kitap; Avrupa’nın büyük çoğunluğunu ele geçiren Nazi işgalinden, Nazi yandaşlarının pogrom ve katliamlarından daha da önemlisi Yahudi Soykırımı’ndan kurtulabilmek ve Filistin’e göç etmek için Struma adlı ufacık hurda bir gemiyle Romanya’nın Köstence Limanı’ndan yola çıkan 769 Yahudi’nin yaşamlarının son 72 gününde İstanbul Sarayburnu açıklarında başlarından geçenleri ve Karadeniz’de bir Sovyet torpidosuyla sona eren dramlarını ele alıyor.
Roman’da yazar Halit Kakınç, Thea ve Fredi, Medea ve Saimon, İlse ve David adlı üç genç ve aşık çiftin yolculuk öncesinde Romanya’da ve yolculuk sürecinde gemide yaşadıklarını ön plana çıkartarak, Struma felaketini gerçek insan öyküleri üzerinden anlatmış. İşin acı yanı bu altı gençten sadece Medea ve David gemiden sağ olarak kurtulmuşlar. Belgesel romanın en dikkat çeken aktörleri Struma’dakilerin tek umudu olan Türkiyeli Yahudiler. İşte bu noktada, işadamı Simon Brod, onun oluşturduğu Rıfat Karako, İtzchak Berman, Hayim Eliyezer Kohen ve Filistin’den Yahudi göçlerinin organizasyonlarına yardımcı olması için gönderilen Hayim Barlas’tan oluşan efsanevi ekip ortaya çıkmış.
Yiyecekten suya ve tıbbi araç gerece ihtiyaç duyulan her şeyi yardımlar aracılığıyla temin edip gemiye aktarılmasını onlar organize etmişler. Ve bu ekibin içinde babası Hayim Alaton’la birlikte ekmek teminiyle görevlendirilmiş olan 15 yaşındaki lise öğrencisi İshak Alaton da varmış. Son söz; Kitap hakkında İshak Alaton’un yazdıklarını okumanızı tavsiye ederim...