Taksim'de yaşanan olaylara, verilen tepkilere karşın Başbakan Tayyip Erdoğan Türkiye İhracatçılar Meclisi Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmasında, "Şu an ki çalışmaların Topçu kışlası ile alakası yok. Taksim Meydanı aşırı uçların cirit attığı yer olamaz. Mesele kesilen ağaç değil, gelinen nokta ideolojiktir. Polis dün de vardı, bugün de olacaktır. Biber gazı kullanımında yanlışlık vardır. İnceleme yapılmaktadır. Ama yeri geldiğinde onun da kullanılması gereklidir. Bu uygulama sadece Türkiye'de değil, dünyanın her yerinde uygulanmaktadır. Bizlere laf edenler kendi ülkelerinde uygulamalara baksınlar. İç işleri Bakanıma, valiliğe söyledim gerekli incelemeler yapılacaktır. Taksim Meydanı'ndan şikayet vardı. Hatta AKM'yi dahi yıkmalıyız, Kültür Bakanımıza söyledim. Oraya gururlanabileceğimiz Opera binası yapmalıyız. Gezi Parkı bize yeter diyemeyiz. Toplu kışlası yapılmalı. Yayalaştırma imkanı sağlanmalı. Benim insanım rahat yaşamalı" derken fark ettim ki resmen soluğumu tutmuşum.
Nefesimi bıraktığımda hala bilgisayarımın ekranı boştu. Tuşlara uzun bir süre daha basamadım. Çünkü bugün için ne yazacağımı, ne yorum yapmam gerektiğini bilemedim.
Cuma akşamı Alman Basını, "Barbar denilen Türkler doğayı korumak için savaşıyor" derken de inanın güleyim mi ağlayayım mı bilememiştim.
Anladım ki sözcüklerimin bittiği noktadayım.
Bakın bizler bir şey diyemezken dünya bizim için neler söylemiş;
İngiliz The Guardian gazetesi, Gezi Parkı protestolarının sağcı-solcu, genç-yaşlı herkesi bir araya getirdiğine dikkat çekerek "Bu gösteriler Türkiye için alışılmadık, çünkü genç yaşlı, sağcı solcu, Kürtçü Türkçü herkesi bir araya getirdi" denildi.
Financial Times haberinde, "Alışveriş merkezi protestosu olarak başlayan gösteriler Erdoğan iktidarına karşı bugüne kadarki en büyük gösterilere dönüştü" ifadelerine yer verdi.
France 24 de çevreci protestoların hükümet karşıtı protestolara dönüştüğüne dikkat çekti, "Hükümetin hesabı ters tepti"
Rus Devlet Televizyonu, "Türkiye'de ayaklanmalar, barikatlar, sokak savaşları yaşanıyor"
BBC'nin haberinde de, "Mahkeme ağaçların sökülmesini geçici olarak durdurdu, ancak gösteriler Erdoğan'a karşı öfkeye dönüştü"
Al Monitor, "Ilımlı siyasi İslam Türkiye'yi ılımlı şeriata götürüyor"
CNN International, "Gösteriler giderek büyüyor. Polis müdahalesi halkı daha çok parka çekiyor"
THE GUARDIAN, "Küçük bir parkı korumak için başlayan protesto, baskıcı bir rejime isyanın tohumlarını attı"
Nefesimi bıraktığımda hala bilgisayarımın ekranı boştu. Tuşlara uzun bir süre daha basamadım. Çünkü bugün için ne yazacağımı, ne yorum yapmam gerektiğini bilemedim.
Cuma akşamı Alman Basını, "Barbar denilen Türkler doğayı korumak için savaşıyor" derken de inanın güleyim mi ağlayayım mı bilememiştim.
Anladım ki sözcüklerimin bittiği noktadayım.
Bakın bizler bir şey diyemezken dünya bizim için neler söylemiş;
İngiliz The Guardian gazetesi, Gezi Parkı protestolarının sağcı-solcu, genç-yaşlı herkesi bir araya getirdiğine dikkat çekerek "Bu gösteriler Türkiye için alışılmadık, çünkü genç yaşlı, sağcı solcu, Kürtçü Türkçü herkesi bir araya getirdi" denildi.
Financial Times haberinde, "Alışveriş merkezi protestosu olarak başlayan gösteriler Erdoğan iktidarına karşı bugüne kadarki en büyük gösterilere dönüştü" ifadelerine yer verdi.
France 24 de çevreci protestoların hükümet karşıtı protestolara dönüştüğüne dikkat çekti, "Hükümetin hesabı ters tepti"
Rus Devlet Televizyonu, "Türkiye'de ayaklanmalar, barikatlar, sokak savaşları yaşanıyor"
BBC'nin haberinde de, "Mahkeme ağaçların sökülmesini geçici olarak durdurdu, ancak gösteriler Erdoğan'a karşı öfkeye dönüştü"
Al Monitor, "Ilımlı siyasi İslam Türkiye'yi ılımlı şeriata götürüyor"
CNN International, "Gösteriler giderek büyüyor. Polis müdahalesi halkı daha çok parka çekiyor"
THE GUARDIAN, "Küçük bir parkı korumak için başlayan protesto, baskıcı bir rejime isyanın tohumlarını attı"